3. Hukuk Dairesi 2017/16325 E. , 2018/5881 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunun 16.maddesi gereğince Turizm Teşvik Belgesi olan dava dışı şirkete en düşük indirimli tarifeden elektrik verilmesi gerekirken, 2004 yılından itibaren indirimli tarife uygulanmadığını, dava dışı şirket tarafından aradaki farkın tahsili amacıyla... 46. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın kabulüne karar verildiğini, ilamlı icra yoluyla dava dışı şirkete tarife farkını ödediklerini, tarife farkı zararından davalı hazinenin sorumlu olduğunu belirterek 86.022,35 TL."nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan rücuan tahsilini talep etmiştir.Davalı, zamanaşımı itirazında bulunmuş, dava konusu tarife farkının dava dışı şirket tarafından doğrudan hazineden isteyebileceğini beyan etmiş, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 83.354,35 TL nin dava tarihi olan 06/12/2011 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2014/17340 Esas – 2015/ 9865 Karar sayılı ve 01/06/2015 tarihli kararı ile; "...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.16/03/1982 tarihinde yürürlüğe giren 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunun 16.maddesine göre “Turizm belgeli yatırım ve işletmeler elektrik, gaz ve su ücretlerini o bölgedeki sanayi ve meskenlere uygulanan tarifelerden en düşüğü üzerinden öderler” hükmü gereğince davacının turizm teşvik belgesi olan dava dışı şirkete indirimli tarife uygulaması gerekirken, normal tarifeye göre yaptığı tahsilat farkının mahkeme kararı ile dava dışı şirkete ödendiği sabittir.Davada, davacının dava dışı şirkete ödediği tarife farkının davalı hazineden rücuan tahsili talep edilmektedir.
Uyuşmazlık, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve alacağın miktarı noktasında bulunmaktadır.Davacı vekilinin temyiz itirazı yönünden yapılan değerlendirmede;Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/4-1814 Esas 2013/715 Karar nolu kararında 818 sayılı Borçlar Kanununda(BK), ayrıca özel olarak bir zamanaşımı öngörülmediğinden, rücuen tazminat davalarında aynı Kanunun 125.maddesi gereğince on yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.Somut olayda 10 yıllık zamanaşımı uygulanması gerekmektedir.Mahkemece 2668,00 TL olan ödemenin 02/12/2010 tarihinde yapılmış olması nedeniyle dava tarihinde 1 yıllık zaman aşımı süresinin dolmuş olduğu belirtilerek istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazı yönünden yapılan değerlendirmede;
Mahkemece, alacağın miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, davacının talebi gibi karar vermiştir.Mahkemece davacının, rücuya esas ilam uyarınca dava dışı şirkete ödemek zorunda kaldığı asıl alacak, faiz, yargılama giderleri v.s."ye yönelik bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davalının sorumlu tutulacağı meblağ belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir..." gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuş, emekli sayıştay uzman denetçisi tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 818 sayılı BK"nun 101.maddesinde "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur" hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 117.maddesinde bu hüküm ""Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer"" şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir.
Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre; borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.Somut olayda, davalının dava tarihinden önce temerrüde düştüğünü gösteren bir belgenin sunulmadığı, uyulan bozma kararında da davacının zamanaşımına ilişkin olan dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddedildiği anlaşıldığından alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekmektedir.Mahkemece ödemenin yapıldığı tarihlerden itibaren faize karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. maddesinin çıkartılarak yerine " Davacının davasının kabulüne, toplam 86.022,35TL nin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine", yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.