Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/508
Karar No: 2019/9417
Karar Tarihi: 03.12.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/508 Esas 2019/9417 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/508 E.  ,  2019/9417 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İzmir 1. İş Mahkemesi

    Dava, 01.08.1987 tarihinin sigorta başlangıcı olarak tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılardan Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin mobilya atölyesinde 01.08.1987 tarihinde ilk kez sigortalı olarak çalışmaya başladığını, söz konusu çalışmasına istinaden Sosyal Güvenlik Kurumundan 16841858 sigorta sicil numarası ile tescilinin yapıldığını ancak davalı Kurum kayıtlarında dönem bordrolarına rastlanmadığı gerekçesi ile 01/08/1987 tarihinin ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilmediğini beyanla müvekkilinin sigortalılık başlangıç tarihinin 01/08/1987 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı vekili özetle; davacının 01.08.1987 tarihili işe giriş bildirgesine istinaden sigortalılık tescilinin yapıldığının ancak söz konusu döneme ilişkin prim ödemesi yapılmadığının anlaşıldığını ve bu gerekçe ile söz konusu sürenin sigortalılık başlangıç tarihinde esas alınmadığını beyanla davanın reddi gereğini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Toplanan delillere göre, işverenin işe giriş bildirgesini yasada aranan usul ve yönteme uygun olarak süresinde Kuruma sunduğu dolayısıyla davalı işverenin kusurlu yada sorumlu olduğu cihetine gidilemeyeceği, çekişmenin Kurum tarafından çıkartıldığı yönleri gözetilerek davacının sigortalılık başlangıcının 01/08/1987 tarihi olduğunun kabulüne, davacı yararına yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı SGK’dan alınmasına, davalı işveren aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesine dair karar verilmiştir.
    İSTİNAF SEBEPLERİ
    İstinaf kanun yolunu başvuran SGK Başkanlığı vekili dilekçesinde, eksik araştırma ve inceleme sonucu verilen kararı kabul etmediklerini, dinlenen tanıkların bordro tanığı olmadığını, eksik inceleme sonucu verilen usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Yasanın 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacakları; 3. maddesinin II numaralı bendinin (B) alt bendinde, özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu kanunun 35. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı; 6. maddesinde, çalıştırılanların, işe alınmalarıyla kendiliğinden “sigortalı” olacakları, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin, sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği düzenlemesine yer verilmiş olup; zorunlu sigortalılık niteliği, 506 sayılı Yasanın 2. maddesine göre taraflar arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlanılması ile kazanıldığından; sıralanan olgulardan herhangi birinin yokluğunda sigortalılıktan söz edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
    Dava konusu işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte geçerli olan 506 sayılı Yasanın 9. maddesinin, işe giriş bildirgesinin işe girişten sonraki bir aylık sürede Kuruma verilmesi gereğini öngördüğü ve 4447 sayılı Yasanın yürürlük tarihi öncesinde verilen bildirgelerin çalışmaya karine oluşturduğu; davalı Kurum tarafından, davacı lehine oluşan yasal karinenin aksini ortaya koyacak herhangi bir kanıt sunulmadığı; bildirgeyi düzenleyen 216135 sicil numaralı işyerinin, bildirgedeki tarihi kapsar biçimde, 03.08.1987 - 31.08.1987 tarihleri arası dönemde 506 sayılı Yasa kapsamında faal işyeri olduğu; işe giriş bildirgesindeki kimlik bilgilerinin davacının nüfus kaydıyla uyumlu bulunduğu; komşu işyeri tanıkları ..., ... , ... ve ... tarafından davacının eylemli çalışmasının varlığı konusunda beyanda bulunulduğu; Yasa kapsamındaki işyerinden verilen bildirgeye dayalı olarak tescilin yasal yönteme uygun biçimde gerçekleşmiş ve dava tarihine dek çekişmesiz sürmüş olması yanında, işe giriş bildirgesinin düzenlendiği tarih üzerinden geçen süre ve bu süreçte sigortalıların sosyal güvenlik haklarını koruma anayasal yükümlülüğü altındaki Kurum tarafından, prim ödemesini yapmayan işveren hakkında herhangi bir işlem yapılmamış olmasının sigortalı aleyhine sonuç yaratması olanağı bulunmadığı da gözetilerek; istinaf kanun yoluna başvuran SGK Başkanlığı vekilinin dilekçesinde yer verdiği soyut düzeydeki itirazların, sıralanan gerekçeler ışığında yerinde olmadığı; ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından; SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili, eksik araştırma ve inceleme sonucu verilen kararı kabul etmediklerini, dinlenen tanıkların bordro tanığı olmadığını, eksik inceleme sonucu verilen usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
    Dava konusu somut olayda mahkemece, davacı tanık beyanları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin YHGK’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E. - 2011/366 K. sayılı, 21.09.2011 günlü ve 2011/527 E. - 2011/552 K. sayılı ilamları gözetildiğinde eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
    YHGK’nun belirtilen ilamlarında da bahsedildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2.maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
    Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8.maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
    Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
    Mahkemece, işyeri sicil numarası belirtilerek kanun kapsam tarihleri ve uyuşmazlık konusu döneme ilişkin dönem bordroları istenilmeli, bordro tanıkları dinlenilmeli ve emniyet aracılığıyla belirlenecek komşu işyeri ve işverenleri ile bu kişilerin beyanlarında belirttikleri gibi kahvehane işletip işletmediği ile komşu işyerinde çalışmalarının olduğunun teyitine yarar belgelerin de varlığının araştırılmasından sonra, işyerinde bordroda kayıtlı çalışanlar da tespit edilerek dinlenilmeli aksi halde davacının çalışmasını bilebilecek tanıklar dinlenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalılardan Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi