Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17651
Karar No: 2018/5867
Karar Tarihi: 28.05.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/17651 Esas 2018/5867 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/17651 E.  ,  2018/5867 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki (asıl ve birleşen davada) vasiyetnamenin iptali - tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, birleşen dava yönünden davanın açılmamış sayılmasına, asıl dava yönünden vasiyetnamenin iptali davasının reddine- tenkis davasının kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl davanın davacısı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Asıl davada davacı; muris ..."ın 19/10/1952 yılında ..." de, kilise nikahı ile annesi ... ile evlendiğini, müvekkilinin ..."te annesinin hanesine kayıtlı olduğunu, bu hanede baba olarak ..."ın göründüğünü, bu nedenle ..."ın birinci derecede mirasçısı olduğunu, ancak murisin Türkiye"de nüfus kayıtlarında bekar olarak görünmesi nedeniyle soybağının ve mirasçılığın tespiti için gerekli davaları açtığını, ayrıca ellerinde bulunan evlilik belgesinin nüfusa tescili için tescili için müracaat haklarını kullandıklarını, sonuç olarak murisin birinci derecede mirasçısı olduğunu ve bu mirastaki hakları nedeniyle iş bu davayı açtıklarını, murisin, ... 9. Noterliği"nce düzenlenen 12.04.1995 tarihli vasiyetnamesi ile malvarlığını davalı kuruma bıraktığını, dava konusu vasiyetnamenin şarta bağlı bir vasiyetname olduğunu ancak davalı kurumun bu şartların hiçbirini yerine getirmediğini, hayatta olduğu sürece muris ile ilgilenmediğini, cenazesini dahi kaldırmadığını, mezarını yaptırmadığını, ayrıca murisin vasiyetnamesinin tanzimi sırasında ve ondan önceki dönemde, hukuki tasarrufa ehil olmadığını, aynı malları birden çok kişiye vermeye kalktığını, sağlığının yerinde olmadığını, yaşı ve o zamanki sosyal ve psikolojik şartları itibariyle işlemi geçersiz kılacak nedenlerin mevcut olduğunu, ayrıca bu vasiyetname ile saklı payının da ihla edilmiş olduğunu ileri sürerek, dava konusu vasiyetnamenin vasiyetinin iptaline, bu kanaat oluşmazsa vasiyetin mahfuz hisseleri oranında tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davacı; muris ..."ın ...(...) ile 01/03/1956 yılında yaptığı evlilik öncesindeki ilişki çerçevesinde, 18/01/1956 tarihinde doğmuş kızı olduğunu, mirasçılığın tespiti ile ilgili davaların devam ettiğini, murisin yapmış olduğu düzenleme şeklindeki vasiyetin geçersiz olduğunu, zira 71 yaşındayken bu şekilde önemli bir hukuki işlem yapabilmek için gerekli hukuki ehliyete sahip olup olmadığının tam teşekküllü bir hastaneden alınacak heyet raporu ile belirlenmesi gerektiğini ancak bu işlemin yapılmadığını, vasiyetnamenin tanzim edildiği sırada, hukuki ehliyetinin yerinde olmadığına dair önemli kanıtlar bulunduğunu, şartlı olarak düzenlenen vasiyetnamede belirtilen şartların davalı kurum tarafından yerine getirilmediğini, ayrıca saklı payının da vasiyetname ile ihlal edildiğini belirterek, dava konusu vasiyetnamenin iptaline, kabul görmemesi durumunda ise, saklı payı oranında tenkisine ve netice olarak saklı hisse oranında mira payının iadesine karar verilmesini istemiştir.Davalı; davacının öncelikle mirasçılık sıfatının ispat etmesi gerektiğini, bu iddiaya kabul etmediklerini, bu nedenle öncelikle davanın sıfat yokluğu yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, mirasçılık sıfatının ispat edilmesi durumunda ise davanın esastan reddinin gerektiğini, muris ..."ın ... 9. Noterliğince düzenlenen 12/04/1995 tarih ve 6766 sayılı resmi vasiyetnamesin ile ... Cemiyeti lehine vasiyette bulunduğunu, murisin 02/02/2000 tarihinde vefatı üzerine, ... Sulh Hukuk Hakimliğinin 2000/414 esas sayılı dosyası ile vasiyetnamenin açılıp okunması ve 2000/28 tereke sayılı dosyası ile de terekesinin toplanması için davaların açıldığını, dava dilekçesinde belirtilen, vasiyetnamenin şarta bağlı olduğunun iddiasının gerçeği yansıtmadığını, vasiyetnamenin yapıldığı sırada vasiyetçinin yaşından çok hukuki tasarruflara ehil olup olmadığının önemli olduğunu, murisin, vasiyetnamenin düzenlendiği sırada bütün hukuki tasarruflara ehil bulunduğunu, müteveffanın tasarruf ehliyetini etkileyen bir sağlık sorunu bulunmadığını belirterek, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; 1-Birleşen dava (... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/409 esas sayılı dosyası) yönünden; dosyanın 17/02/2015 tarihinde işlemden kaldırıldığı ve 3 aylık süre içinde yenilenmediğin anlaşılmakla HMK 150 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına, 2- Asıl dava (... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2005/441 esas sayılı dosyası) yönünden; vasiyetnamenin iptali talebine ilişkin davasının reddine, tenkis talebinin kabulü ile, vasiyetnamenin tenkisine, tenkis bilirkişisi ..."ın 30/05/2013 tarihli (06/07/2015 havale tarihli) raporu dikkate alınarak bu raporda hesap olunan tenkis alacağı olan 32.957,97 TL alacağın davalıdan tahsiline davacıya verilmesine; karar verilmiş, hüküm asıl davanın davacısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Davacı vekilinin vasiyetnamenin iptali istemine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekir.
    2) Davacı vekilinin vasiyetnamenin tenkisi istemine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Tenkis davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası karşılıksız kazandırmaların yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır.Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mal varlığı ile, (iadeye) denkleştirmeye (TMK. md. 669) ve tenkise tabi (TMK.md.514,565) olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık geçim giderleri, terekenin yazımı, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. (TMK.md.507) Miras bırakanın Türk Medeni Kanunu"nun 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Türk Medeni Kanunu"nun 565, maddesinin 1, 2 ve 3 fıkrasında gösterilenler) veya saklı payı ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Türk Medeni Kanunu"nun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı saklı paylı mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan saklı paydan fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları, (en sonda da kamu yararına yapılan kazandırmaları) dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla orantılı sorumluluk kuralı gözetilmelidir.Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olmayacağı (TMK.md.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. O zaman davalıdan tercihi sorulmak, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, mirasın açıldığı gündeki değerleri, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile, bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar ve hakkaniyet kuralları dikkate alınıp, değer hakim tarafından belirlenmeli ve davalıya fazla verilen bölümün değerinin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
    Somut olayda ise; mahkemece tenkis raporu olarak hükme esas alınan 30/05/2013 tarihli (06/07/2015 havale tarihli) raporu yalnızca murisin ölüm tarihindeki malvarlığı değerine göre sabit tenkis oranının belirlenmesine ilişkin ara bir rapor olup, yukarıda açıklanan yönteme göre düzenlenen nihai nitelikte bir rapor değildir. Bu sebeple iş bu rapora dayalı olarak tenkis hükmü kurulması doğru görülmemiştir.O halde, mahkemece; tenkis hesabı konusunda açıklanan bu ilkeler esas alınarak ve bu şekilde bir inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle, tenkis konusunda uzman bilirkişiden belirtilen hususları da karşılayacak nitelikte rapor alınarak, davacı bakımından saklı payına tecavüz olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle asıl dava davacısının vasiyetnamenin iptali istemine ilişkin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince asıl davanın davacısı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi