3. Hukuk Dairesi 2016/19210 E. , 2018/5866 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının Vakıflar Genel Müdürlüğünün kadrolu avukatı olduğunu, davacı kurum lehine sonuçlanan dava ve icra takiplerinden dolayı karşı taraftan tahsil edilerek emanet hesaplarına yatırılan avukat ücretlerinden, davalıya yasaların belirlediği limitlerin üstünde ödeme yapıldığını, bu paranın davalıya yersiz olarak ödendiğini ileri sürerek fazla ödendiği tespit edilen 18.168,98 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; fazla ödemelerin geri alınması için gerekli dava açma süresinin geçtiğini belirterek zamanaşımı ve hak düşürücü itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dava tarihi itibariyle 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu ve ayrıca sebepsiz zenginleştiği iddia olunan davalının iade borcu ile yükümlü tutulabilmesi konusunda kötü niyetli olduğunun davacı tarafça kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı ve esastan reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 17.02.2011 tarih, 2010/17985 esas, 2011/2116 karar sayılı ilamı ile "...Dosya kapsamına göre davalıya yapılan fazla ödemenin daha önce bu yolda alınmış bir idari karara dayanmadığı, ödemenin hatadan kaynaklandığı, idarenin herhangi bir şart tasarrufuna dayanmayan salt hatalı ödemeleri BK"nun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği, bu durumda hatalı terfi ve intibak nedeniyle fazla yapılan ödemelerin davalının hilesi ve gerçek dışı beyanı ile yokluk ve mutlak butlan ile malul olmadığı için geri istenemiyeceğine yönelik Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 1972/6 E.-1973/2 K.sayılı ilamının bu davada uygulama yeri bulunmadığı, 657 sayılı kanunun vekalet ücretine ilişkin 146. maddesi hükmü 1136 sayılı kanunun 164. maddesine göre "özel kanun" niteliğinde olup, bu durumda 657 sayılı Yasada kurum avukatlarına verilecek vekalet ücretine ilişkin olarak farklı bir düzenleme yapılmadığı sürece, 1136 sayılı Avukatlık Kanununda 4667 sayılı kanunla yapılan değişikliğin kamu personeli statüsünde bulunan kurum avukatlarına ve bu arada davacıya ödenen vekalet ücretine uygulanan sınırlamayı kaldırdığından söz etmek mümkün olmadığından mahkemece anılan 146. maddede yer alan düzenleme uyarınca inceleme yapılarak davalıya fazla ödenen miktar yönünden davanın kabulü gerekirken reddi cihetine gidilmesinin doğru görülmediği" gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda;
1-Davanın kabulü ile, 18.168,98 TL alacağın davadan önce davacı yanın davalıyı temerrüde düşürdüğü belgelendirmediğinden dava tarihi 29/09/2009 tarihinden itibaren işbu alacağa işleyecek değişken oranda yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı kuruma verilmesine,
2-Yargılama devam ederken davalı hak edişlerinden, davacı kurum tarafından kesilen ve bilirkişice belirlenen 05/12/2010 tarihli 6.003,94.TL, 24.03.2011 tarihli 6.508,84.TL, 02/01/2012 tarihli 2.625,49 TL "lik toplam 15.138,27.TL"lik ödemenin infazda icra müdürlüğünce alacaktan mahsup edilmesine; karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2) 6100 Sayılı HMK"nun 297.maddesi (HUMK.nun 388/4) gereğince, gerekçeli kararın hüküm fıkrası bölümünde; gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların el verdiği ölçüde sıra numarası altında birer birer, açık, kuşku ve duraksama yaratmayacak biçimde gösterilmesi gerekir. (md.388/son) Yerel mahkemece, asıl alacak miktarı 15.138,27.TL mahsup ile ödenmiş olduğundan bu miktar asıl alacak yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekirken; bu ödemenin infazda icra müdürlüğünce mahsubuna karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
3) Hesaplanan alacak miktarı içinde davacı idarece Vergi Dairesine ödenen 3.030,71 TL gelir vergisinin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalının, Vergi Dairesine hataen ödenen gelir vergisinden dolayı bir zenginleşmesi bulunmadığı gibi, ödemede bir kusuru da bulunmamaktadır. Davacı idarenin hataen ödediği gelir vergisini ilgili yerden her zaman geri isteyebileceği de gözetildiğinde; davalının vergi miktarından da sorumlu tutulmuş olması usul ve yasa hükümlerine aykırı olup, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.