11. Hukuk Dairesi 2016/910 E. , 2017/1804 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/01/2015 tarih ve 2014/150-2015/12 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin işçi olarak çalıştığını ve maaşını davalı bankadan aldığını, davalı bankanın müvekkili hakkında kredi kartı borcundan dolayı icra takibi başlattığını ve takibin kesinleştiğini, müvekkilin maaşı üzerinde başka hacizlerin de olması sebebiyle çalıştığı kurum tarafından bankanın haczinin sıraya alındığını, ancak davalı banka tarafından icra dosyasının dışında ayrıca müvekkilinin maaşının dörtte birinin bloke konularak kesildiğini, bu durumda hem icra takibinden dolayı hem de davalı banka tarafından müvekkilinin maaşının dörtte birinin ayrı ayrı kesildiğini, bu durumun İİK hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek davalı banka tarafından müvekkilin maaşı üzerine konulan blokenin kaldırılmasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile kesinti miktarı olan 3.487.66 TL"nin kesinti tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasında imzalanan bankacılık hizmet sözleşmesi gereğince davacının maaşının dörtte birinin kesilmesinin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı bankanın davacı tarafın kendi nezdinde bulunan maaş hesabının 1/4"üne bloke koyarak 18/09/2013 tarihi itibariyle davacının maaş hesabından 3.372,00 TL haksız kesinti yaptığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 3.372,00 TL"nin kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 172,34 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 27.03.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY
Dava, taraflar arasındaki varlığı ihtilafsız olan Bankacılık Hizmetleri ve Kredi Kartı Sözleşmesi çerçevesinde, davalı banka tarafından haksız yapıldığı ileri sürülen kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.
Dosya kapsamı uyarınca, davacının davalı nezdinde çalıştığı işyerinden almakta olduğu aylık ücretinin yatırıldığı maaş hesabının bulunduğu ve bu suretle bankadan hesap tutarı kadar alacaklı olduğu, keza davalı banka tarafından davacıya verilen iki ayrı kredi kartı nedeniyle de davalının davacıdan birikmiş kredi alacağının bulunduğu ve hesabı kat edilerek davalı banka tarafından davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği ve fakat davacının diğer takipli borçları nedeniyle davalı bankaca takip dosyasından herhangi bir tahsilatın yapılamadığı sabit ve çekişmesizdir.
Uyuşmazlık, maaş hesabı nedeniyle davalı bankadan alacaklı bulunan davacının bu alacağından, davalı bankanın kredi alacağını takasa konu edip edemeyeceğinin belirlenmesi ile çözülebilecektir.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6098 sayılı 139. maddesi, "İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Dosya içindeki belgeler uyarınca davalının, davacıdan muaccel bir kredi alacağının varlığı sabit ve ihtilafsızdır. Keza, davacının da yine davalı nezdinde bulunan ve 3. kişi tarafından yapılan ödemelerin temerküz ettirildiği hesabı nedeniyle davalıdan muaccel bir alacağı olduğu ve bu alacağının davalı banka tarafından 3.177,80 TL tutarındaki kesiminin kendisinin daha önce muaccel hale gelmiş alacağı nedeniyle takasa konu edildiği anlaşılmaktadır. Davalı banka, davacının işvereni olmadığı, hesaba aktarılan paraların davacının işvereni tarafından yapılan maaş ödemelerinden ibaret olmasının davacı ile davalı arasındaki nisbi sözleşme hükümlerini ilgilendirmemesi nedeniyle 6098 sayılı Kanunun 144/3. maddesinin somut uyuşmazlıkla ilgisi bulunmadığı gibi davacı faal çalışan olduğundan 5510 sayılı Kanunun 93/1. maddesinin uygulanmasını gerektirir bir hal de yoktur. Öte yandan, davalı bankaca yapılan takas işleminin kanundan ve taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanmış olması, doğrudan icra takibi nedeniyle yapılan bir haciz kesintisi niteliğinde bulunmaması nedeniyle, uyuşmazlığın, İİK"nın 83. maddesi ile ilişkilendirilmesi de mümkün değildir. İcra takibine konu edilen bir alacak nedeniyle kanun dairesinde haricen tahsilat yapılmasını men eden bir yasa hükmü de mevcut olmayıp yapılan harici tahsilatın takip dosyasına bildirilip bildirilmediği de bu davanın konusu değildir.
Tüm bu nedenlerle, davanın reddedilmesi gerekirken kabul edilmesi nedeniyle yerel mahkeme kararının bozulması kanısında olduğumdan Dairemiz çoğunluğunun onama kararına katılamıyorum.