11. Hukuk Dairesi 2015/14195 E. , 2017/1802 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada...3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/03/2014 tarih ve 2012/380-2014/79 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket tarafından “makine kırılması sigorta poliçesi” ile sigortalı bulunan müvekkiline ait 2001 model lastikli yükleyicinin hasarlandığını, hasarın meydana gelmesinden sonra davalı şirkete hasarın ihbar edildiğini, davalı şirket tarafından hasar nedeniyle alınan ekspertiz raporunda hasarın teminat kapsamında olduğunun ifade edildiğini, buna rağmen hasarın tazmin edilmediğini, başlatılan icra takibine davalının kısmen itiraz ettiğini ve hasar kapsamında değişen ömürlü parçalardan haksız olarak %40 indirim yaparak 14.980,95 Euro ödeme yaptığını, davalı şirketin ömür tenzili uygulamasının makine kırılması sigortası genel şartlarına aykırı olduğunu ileri sürerek davalı şirketin 1.661,00 Euro asıl alacağa, 1.000,00 TL araç nakliye bedeline ve işlemiş faizlerine yapmış olduğu itirazın iptaline ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından ömürlü parçalar için %40 ömür tenzili uygulaması yapılarak 14.980,95 Euro ödeme yapılmış ise de makine kırılması sigortası genel şartları gereğince ömür tenzili uygulanmasının hukuki olmadığı gerekçesiyle davalının icra dosyasına yaptığı kısmi itirazının iptaline, icra takibinin 1.661,00 Euro asıl alacak, 1.000,00 TL nakliye bedeli ve işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağın % 20’si icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, makine kırılması sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminatın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava konusu olay tazminat hukukunu ilgilendirdiğinden ve tazmini gerekecek bedel taraflar arasında açıkça kararlaştırılmadığından, tazminat alacağı önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşımamaktadır. Bu nedenle, İİK"nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekirken kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
./..
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27/03/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesine ve buna göre düzenlenen poliçeye göre davalı tarafından ödenmeyen sigorta bedeline ilişkin icra takibine vaki itirazın iptali isteminden ibarettir.
İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip takibi durduran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli veya belirlenmesi için bütün unsurlar bilinebilir nitelikte ise, bir başka söyleyişle, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumdaysa, alacak belgeye bağlı olmasa dahi, takibe vaki itirazın haksız olduğunun kabulüyle birlikte borçlunun inkar tazminatı ödemesine de hükmedilmesi yasa gereğidir. Kanun hükmünün uygulanmasında yerleşmiş olan ve fakat kanun maddesi ile amaçlanan hususları tam olarak açıklamaktan uzak bulunan "alacağın likit olması" kavramının, yukarda açıklanan biçimde yorumlanmasında zorunluluk vardır.
Yapılan yargılama sonucunda, davalı ... şirketinin, poliçe sigorta genel şartlarındaki hükmün aksine, sigortalı makineye takılan parçaların bir kısmının değerinden ömür tenzili yapmasının yerinde olmadığı, yine nakliye ücretinin de sigorta teminatına dahil olduğu anlaşılmakla itirazına konu ettiği bu tutarı da aralarındaki sigorta sözleşmesine ve poliçe hükümlerine göre davacı alacaklı sigortalıya ödemesi gerektiği anlaşılmış, takibe vaki itirazın haksız olduğu ortaya çıkmıştır. Davalı sigortacının, kendi düzenlediği poliçeden ve bunun eki niteliğindeki sigorta genel şartlarından haberdar olmadığından söz edilemeyeceğinden ve buna bağlı olarak itirazına konu ettiği tutarı da davacı sigortalıya ödemesi gerektiğini bilemeyeceğinden söz edilemez. Somut olay bakımından, çözümü gereken unsur, davalı sigortacının poliçe ve sigorta genel şartlarına göre ödemesi gereken sigorta bedelinden itirazına konu ettiği şekilde bir indirim yapıp yapamayacağı hususu olup mahkemece kabul edildiği ve temyiz incelemesi sonucunda davalı yanın sair temyiz itirazlarının reddedilmiş olması da gözetildiğinde Dairemizce de benimsendiği üzere davalı sigortacının, bu şekilde bir indirim yapma hakkı yoktur. Şu halde, mahkemece, itirazın iptal edilen kesimi üzerinden inkar tazminatına hükmedilmiş olmasında yasaya bir aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanmaya çalışılan nedenlerle, Dairemiz çoğunluğunun davanın sözleşmeye dayalı olmayıp tazmini nitelikte bir dava olduğu, takibe konu alacağın "likit" olmadığı gerekçesi ile inkar tazminatı yönünden hükmün bozulmasına yönelik kararına katılamıyoruz.