22. Hukuk Dairesi 2018/3323 E. , 2018/9615 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı iş yerinde sosyal yardım ve inceleme görevlisi olarak 27/10/2008 tarihinden beri çalıştığını, kıdem ve ihbar tazminatları ödenmeden iş akdinin işveren tarafından feshedildiğini, kendisini savunma hakkı tanınmadığını ve işverenin denetlenebilir bir gerekçe ortaya koymadığını ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı şirket, cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
17.10.2016 tarihli kaymakamlık oluru ile oluşturulan soruşturma komisyonu tespitlerine göre 09.11.2016 tarih ve 46 sayılı Mütevelli Heyet Kararı ile kuruma ulaşan bilgilere istinaden haklarında ... ve diğer darbe yanlısı terör örgütleri ve oluşumlarına destek verdiği belirlenen ya da bunlarla irtibatlı olabilecekleri değerlendirilen personel isimlerinin arasında davacının da isminin bulunduğu, Mütevelli Heyet kararı ile davacının 667 sayılı KHK uyarınca iş akdinin feshedilmesine karar verildiği, 10.11.2016 tarihinde davacıya iş akdinin feshedildiğinin bildirildiği, 667 sayılı kanunun 4. maddesi gereğince sözleşmenin feshinde zorunluluk bulunduğu ve bu nedenle İş Kanununun 19 ve 20. maddesinde belirlenen şekil ve esasa ilişkin koşulların değerlendirilemeyeceği, Mütevelli Heyet kararının idari bir işlem olup kurulun bu sonuca somut delillerle ulaşıp, yapılan değerlendirmenin doğru olup olmadığı hususunda Mahkemece denetim yapma hak ve yetkisi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçeli kararının davacı tarafa 13/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, gerekçeli istinaf başvuru dilekçesinin ise 8 günlük süresinden sonra 13/09/2017 tarihinde verildiğinin anlaşıldığı, bu durumda süresinden sonra verilen gerekçeli istinaf dilekçesinin nazara alınamayacağı, İstinaf incelemesinin kapsamıyla ilgili olarak 6100 sayılı HMK"nın 355. maddesinde; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözeteceğinin düzenlendiği, istinaf incelemesine tabii tutulan İlk Derece Mahkemesi dosyasında kamu düzenine aykırı bir hususun saptanamadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilip edilmediği ile ilgilidir.
İddia ve savunma hakkı, ..."nın Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesinde "herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Hukuki Dinlenilme Hakkı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza da yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında, davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra, maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın açıklama ve ispat hakkını da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 320. maddesinde ise, "daha önce karar verilemeyen hâllerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe (Ek ibare: 07/06/2012-6325 S.K./35.md) veya arabuluculuğa teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları, sulh olmadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır; tutanağın altı hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür” düzenlemesi bulunmaktadır. Buna göre mahkemece taraflara usulüne uygun şekilde duruşma gününü gösterir davetiye tebliği ile duruşma açılarak, Kanun’un 320 vd hükümleri uyarınca gerekli inceleme yapılmalı, tarafların uzlaştıkları ve uzlaşamadıkları hususlar belirlenerek bu hususlar üzerinden tahkikat aşamasına geçilmeli, tahkikat aşamasında da tarafların gösterdiği deliller toplanarak ve tanıklar dinlenerek varılacak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Somut olayda, davacının davalı iş yerinde 28.10.2008 – 09.11.2016 tarihleri arasında 8 yıl 11 gün süre ile sosyal yardım ve inceleme görevlisi olarak çalıştığı, “ Vakfımızda 27/10/2008 tarihinden itibaren Sosyal Yardım ve İnceleme Görevlisi olarak çalışmakta iken .../... soruşturmasında hakkınızda gelen bilgiler ve 17.10.2016 Kaymakamlık plakamı Oluru ile oluşturulan soruşturma komisyonu tespitlerine göre 9. 11.2016 tarih ve 46 sayılı mütevelli Heyet karan ile 9.11.2016 tarihi ile iş akidinize son verilmiştir. “ şeklinde fesih yazısı ile iş akdine son verildiği ve hizmet döküm cetveline ‘’ 29 ‘’ kodu ile işten ayrılışının bildirildiği görülmüştür. Mahkemece davacının fesih gerekçesi ile ilgili hiçbir değerlendirme yapılmadan, sadece mütevelli heyeti kararının idari işlem olduğundan ve heyet kararının denetleme yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 8 günlük süre geçtikten sonra verilen gerekçeli istinaf başvuru dilekçesinin nazara alınmayacağı belirtilmiş ve kamu düzenine de aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesi ile davacının istinaf başvurusu ret edilmiştir. Ancak Mahkemece fesih haklı mı, haksız mı yoksa geçerli sebebe mi dayanmakta olduğu hususlarında davacının delilleri toplanmadan, iddia ettiği hususlara yönelik bir araştırma yapılmadan, tarafların hak arama özgürlüğü kapsamında iddia, savunma, usulüne uygun şekilde bilgilendirilme ve açıklama yapma hakkı gözetilmeden tamamen davacının adil yargılanma hakkı kısıtlanarak karar verilmiştir. Bu itibarla adil yargılanma hakkı kamu düzenini ilgilendiren en önemli noktalardan biri olup Bölge Adliye Mahkemesince bir değerlendirme yapılması gerekirken hatalı gerekçe ile karar verilmesi bozma nedenidir.
Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.04.2018 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.