8. Hukuk Dairesi 2018/8224 E. , 2021/917 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın her iki talep yönünden kabulüne karar verilmiş olup hükmün dahili davalılardan ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı dava konusu 148 ada 7 parsel sayılı taşınmazda paydaş malik olduğunu, davalının kendisinin taşınmazdaki payına haksız biçimde elatıp ekip biçerek müdahalede bulunduğunu, evvelce Kadirli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde davalıya karşı dava konusu taşınmaza haksız müdahalesi nedeniyle 2011/482 Esas sayılı dosyada dava açtığını ve davanın lehine sonuçlandığını ve mahkeme ilamını icra takip dosyasıyla takibe koyduğunu ancak 10 Kasım 2013 tarihinde taşınmaz başına gittiğinde davalının anılan taşınmaza yine haksız biçimde müdahalede bulunduğunu gördüğünü, davalının bu sırada kendisini taşınmaza sokmayıp hakaret ve tehditte bulunduğunu açıklayarak, davalının anılan taşınmazda kendisinin payına vaki haksız elatmasının önlenmesini, davalıya karşı evvelce Kadirli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/482 Esas sayılı dosyasıyla açmış olduğu elatmanın önlenmesi davası dosyasından sonraki haksız işgal başlangıcı olan 2012 yılı ile dava tarihi olan 2014 yılı arası süre için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 450,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsilini talep etmiş, daha sonra ecrimisil talep miktarını 3.134,79 TL’ye çıkarmıştır.
Dava dilekçesinin davalıya tebliği üzerine davalının ölmüş olduğunun anlaşılmasıyla davalının mirasçılarına dahili davalı olarak tebligat çıkarılmış ve mirasçılar duruşmalarda davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, toplanan delillere ve dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre; davacının dava konusu 148 ada 7 parselde davalı ile birlikte paydaş olduğu, fen bilirkişi raporuna göre davacının dava konusu taşınmazda 361/880 oranında hisse sahibi olduğu ancak keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre davacının taşınmazda hiç yer kullanmadığı, bununla birlikte davalı ... ..."in ve ölümünden sonra da mirasçısı olan ... ..."in fen bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde hissesinden fazla yer kullandığı ve bu haliyle davacının hissesine el attıklarının anlaşıldığı,
Davacının mahkemelerinin 2011/482 Esas ve 2013/150 Karar sayılı dosyası ile evvelce davalıya karşı aynı parselle ilgili elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açtığı, ayrıca o davadan sonrada davalının, davacının taşınmazı kullanmasına mani olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, dava konusu 148 ada 7 Parsel sayılı taşınmazda davalı paydaş ..."in ve adı geçenin mirasçısı ..."in, fen bilirkişiler ... ve ..."in 17.12.2015 havale tarihli krokili raporunda belirttiği davacı paydaş ..."in 361/880 payına vaki elatmasının önlenmesine, fen bilirkişiler ... ve ..."in 17.12.2015 havale tarihli raporunun iş bu kararın eki sayılmasına, 2012 yılı için hesaplanan 1.079,19 TL, 2013 yılı için hesaplanan 1.530,28 TL ve 2014 yılı için hesaplanan 1.604,51 TL ecremisil bedellerinin davalı ... mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... (...), ..., ..., ... ve ..."den müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı ... mirasçılarına verilmesine karar verilmesi üzerine hüküm, dahili davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapulu taşınmazda paydaş malikler arasındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil ve/veya elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı ya da kullanılabileceği bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil ve/veya elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., Tapu Kanunu"nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olayda, davacının ve davalıların murisi olan ...’in dava konusu tarla vasıflı 148 ada 7 parsel sayılı taşınmazda paydaş oldukları anlaşılmaktadır. O halde dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak ve mahalli bilirkişiler ile taraf tanıklarının taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenerek davacının dava konusu taşınmazda kullandığı ya da kullanmasına müsait olan bir yerin bulunup bulunmadığı, eğer bulunuyorsa bu kısmın fen raporu ve krokisinde duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklamalı biçimde gösterilmesi, iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış ve toplanacak delillerin sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere yetersiz inceleme ve araştırma neticesinde verilen karar doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dahili davalılardan ... ’in temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dahili davalılardan ...’in sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.