23. Hukuk Dairesi 2015/277 E. , 2016/1801 K.
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili, müvekkillerinden T.. G.."ün maliki bulunduğu arsa üzerine bina yapımı için davalı ile Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi akdedildiğini, davalı yüklenicinin inşa edilen binanın 3 nolu bağımsız bölümünü müvekkillerden B.. D.."ya sattığını ve aralarında apartman daire satış sözleşmesi imzalandığını, diğer müvekkillerinin ise bu taşınmazı satım yoluyla alan kat malikleri olduğunu, davalı tarafından 2012 yılı Haziran ayında teslim olunan binada mevcut eksikliklerin giderilmesi için keşide edilen ihtara rağmen eksikliklerin giderilmediğini, Kırşehir İli Aşıkpaşa Mahallesi 1086 Ada 3 parseli teşkil eden taşınmaz üzerine yapılan inşaattaki ayıplı ve eksik imalat nedeniyle müvekkilerinin zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 26.275,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 13.06.2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 33.759,01 TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili, dava konusu binada eksik ve ayıplı iş bulunmadığını, davacı B.. D.. ile akdedilen sözleşme uyarınca sadece üç cephede mantolama yapılacağının kararlaştırıldığını, sözleşmelerde ve projede otopark bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından yapılan inşaatta dış cephe boyasında ayıplı mal kullanıldığı ve yine binanın kuzey cephesinde dış cephe mantolama işi ile binanın batı yönünde yer alması gereken otoparkın yapılmamış olduğu, davacıların ayıplı şekilde yapılan ve hiç yapılmayan işler nedeniyle toplam 33.759,01 TL zararlarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 33.759,01 TL alacağın 26.275,00 TL"lik kısmı yönünden dava tarihinden, 7.484,01 TL"lik kısım için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, ayıplı ve eksik imalat bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacılardan T.. G.. ile davalı İ.. K.. arasında 18.08.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, davacılardan B.. D.."nın yükleniciden daire satın aldığının uyuşmazlık dışı olduğu, ancak diğer davacıların bağımsız bölümlerini arsa malikinden mi, yükleniciden mi devraldıkları hususunda dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, taraf vekillerinden açıklama alınarak, davacılardan T.. G.. ve B.. D.. dışındaki davacıların bağımsız bölümlerini kimden satın aldıklarının belirlenmesi, yükleniciden satın aldıkları anlaşılan davacılar ile ilgili dava tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydı ile uyuşmazlığın satım sözleşmesinden kaynaklandığı ve tüketici
.../...
S.2.
mahkemesinin görevi kapsamında bulunduğu gerekçesiyle, HMK"nın114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin yükleniciden bağımsız bölüm satın alan davacılarla ilgili temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
3-Davalı vekilinin, arsa maliki T.. G.. ve yukarıda belirtilen açıklama kapsamında arsa sahibinden bağımsız bölüm satın aldığı belirlenecek davacılar yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
6100 sayılı HMK"nın 266/1. (1086 sayılı HUMK"nın 275.) maddesi, "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir" hükmünü içermektedir. Aynı Kanun"un 282. (1086 Sayılı HUMK’nın 286.) maddesinde belirtilen bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği hükmü, HMK"nın 281. (HUMK"nın 283.) madde hükmü uyarınca bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Yoksa, hakimin bir kez bilirkişi incelemesine karar verildikten sonra bundan dönerek uyuşmazlığın çözümünün hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenebileceği kabul edilemez. Kaldı ki, somut uyuşmazlık çözümünde bilirkişinin rey ve mütalaasına başvurulmasını zorunlu kılar niteliktedir.
Mahkemece, dava konusu inşaata ait proje getirtilmiş, inşaat mühendisi ve hukukçu bilirkişi refakatinde keşif ve inceleme yapılarak rapor alınmış olup, bilirkişilerce sözleşme ve proje değerlendirilmeksizin verilen rapora göre hüküm kurulmuş, davalı vekilinin bir kısım imalatın sözleşmede bulunmadığı, bu sebeple eksik imalat niteliğinde olmadığı hususunda rapora itirazları bulunmasına rağmen ek rapor alınmadan, bu itirazlarla ilgili gerekçede herhangi bir tartışma ve değerlendirme yapılmadan hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece, bilirkişi kurulundan inşaata ait projenin ve sözleşmenin değerlendirildiği, davalı vekilinin teknik nitelikteki itirazlarının cevaplandırıldığı, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, yükleniciden bağımsız bölüm satın alan davacılar yönünden hükmün, re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yükleniciden bağımsız bölüm satın alan davacılarla ilgili temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin arsa maliki T.. G.. ve arsa malikinden bağımsız bölüm satın aldığı belirlenen davacılar yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.