3. Hukuk Dairesi 2016/18524 E. , 2018/5819 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 25/07/2015 günü davalıya ait elektrik tellerinde oluşan kıvılcımların yere düşmesi sonucunda tarla niteliğindeki taşınmazlarının yandığını, bu hususta ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/121 D. İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını belirterek, uğramış olduğu zararın tahsili amacıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL tazminatın yangın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 18.05.2016 tarihinde talebini 34.402,71 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı; davaya cevap süresinin uzatılmasını isteyip cevap dilekçesi sunmamış, bilirkişi raporlarına itiraz ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, toplam 34.402,71 TL tazminatın 500,00 TL"sine dava tarihinden, geri kalan kısmına ıslah tarihi olan 18/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava; davalıya ait enerji nakil hattından çıkan yangın nedeni ile uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.Bilindiği üzere zarar, malvarlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da, mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır.Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerekmektedir. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.Yerel Mahkemece hükme esas alınan 17.05.2016 tarihli ziraat bilirkişi raporunda; taşınmazlarda 15-20 yaşlarında 9 adet badem ağacı, 3-4 yaşlarında 2 adet badem ağacı, 10-15 yaşlarında 2 adet armut ağacı ile 112 adet bağ teveğinin yandığı belirtilmiş ise de, belirlenen bu sayıların nasıl belirlendiğine ilişkin bir açıklama ve değerlendirme bulunmadığı, zarar miktarının yukarıda ifade edildiği şekilde hesaplanmadığı, söz konusu bağ tevekleri ve ağaçlar için yapılmış olan hasat, nakliye, gübreleme vb. masrafların da raporda açıkca belirtilmediği gibi, zarar gören bağ ve ağaçların değerinin hesaplanma yöntemi gösterilmemiştir. Bu haliyle anılan raporun hüküm vermeye yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, davacının yangın olayı ile ilgili olarak kolluğa verdiği 03.08.2015 tarihli ifadesinde; "95 tane üzüm bağı, 12 adet badem ağacı ile 3 adet armut ağacının, 22 dönüm anızının yandığını" belirttiği de gözetildiğinde, bilirkişi raporunda yandığı belirtilen bağ ve ağaçlar ile davacının beyanı arasında çelişkiler mevcut olup, davacının bağ ve ağaçlara ilişkin bu beyanı kendisi bağlar.Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda ifade edilen hususlar ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle, İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü verileri de getirtilip karşılaştırma yapılarak, davaya konu edilen bağ teveği ve ağaçların sayısı ile meydana gelen zararı net bir şekilde ortaya koyacak, yapılan hasat, nakliye, gübreleme vd.masrafları da gösterecek şekilde eksiklikleri giderir nitelik ve nicelikte önceki bilirkişiler dışında alanında uzman ziraat bilirkişisinden Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna uygun karar vermek gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.