18. Ceza Dairesi 2017/5597 E. , 2018/1985 K.
"İçtihat Metni" KARAR
Hakaret suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 125/4, 129/1-3, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 700,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Antalya (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/02/2013 tarihli ve 2012/931 esas, 2013/136 sayılı kararını müteakip sanığın deneme süresi içerisinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun’un anılan maddeleri gereğince 700,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Antalya 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/02/2017 tarihli ve 2016/754 esas, 2017/86 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 04/07/2017 gün ve 38341 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 14/03/2016 tarihli ve 2015/17788 esas, 2016/4896 sayılı ve 13/06/2016 tarihli ve 2015/21660 esas, 2016/13109 sayılı ilâmlarında belirtildiği şekilde, hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerektiği, bir hareketin tahkir edici olup olmadığının bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebileceğinin, kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerektiğinin anlaşılması karşısında, somut olayda, aralarında geçmişe dayalı anlaşmazlık bulunan sanığın katılana “terbiyesiz, sesini kes” şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
İncelenen somut olayda; olay günü sanığın, katılana hitaben söylediği “terbiyesiz, sesini kes” şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi, hukuka aykırı görülmüştür.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, yapılan açıklamalara göre yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, Antalya 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/02/2017 tarihli ve 2016/754 esas, 2017/86 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Hükümdeki hukuka aykırılık sanığa verilen cezanın kaldırılmasını gerektirmekle, anılan yasa maddesinin 4-d fıkrası gereğince, sanığın hakaret suçundan BERAATİNE,
3-Hükmolunan cezanın çektirilmemesine, kararın diğer yönlerinin olduğu gibi bırakılmasına, 19.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.