4. Ceza Dairesi 2020/1570 E. , 2020/10736 K.
"İçtihat Metni"
Birden fazla kişi tarafından birlikte silahla tehdit suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-a-c ve 62/1. maddeleri uyarınca (iki kez) 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Antalya 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2018 tarihli ve 2015/798 esas, 2018/171 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 06/03/2020 gün ve 94660652-105-07-1717-2020-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/03/2019 gün ve 2020/33799 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
İstem yazısında; "Dosya kapsamına göre, Antalya 17. Asliye Ceza Mahkemesince, sanık ... Oğuz ile diğer sanıklar ...ve ..."ün hep birlikte iki ayrı mağduru silahla tehdit ettiklerinden bahisle ayrı ayrı iki kez 1 yıl 8 ay hapis cezaları ile cezalandırılmalarına karar verildiği, diğer sanıkların anılan karar hakkında istinaf yoluna başvurmaları üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından yeniden yapılan yargılama sonucunda, 21/11/2018 tarihli ve 2018/2254 esas, 2018/3456 sayılı karar ile "sanıkların aynı zaman dilimi içerisinde, aynı söz ve davranışlarla, aynı kasıt altında her iki mağdura yönelik tehdit eylemini gerçekleştirmiş olmaları nedeniyle, sanıkların iki ayrı tehdit suçundan değil, zincirleme birden çok kişiyle silahla tehdit suçundan cezalandırılmaları gerektiğinden" bahisle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve sanıkların, 5237 sayılı Kanun"un 106/2-a-c, 43 ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına hükmedildiği nazara alındığında; anılan istinaf kararında belirtildiği üzere, sanık ... hakkında 5237 sayılı Kanun"un 43. maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp cezanın arttırılarak tayini gerektiği gözetilmeden her bir eylem için ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın “Zincirleme Suç” başlıklı 43. maddesinin 1. fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” şeklinde zincirleme suç tanımlanmış, ikinci fıkrasında ise; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” denilmek suretiyle zincirleme suçtan farklı bir müessese olan, aynı nev’iden fikri içtima kuralı düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunu sistematiğinde, kural olarak yasadaki suç tanımına uygun her bir netice ayrı bir suç oluşturmasına karşın, bu kuralın istisnaları olarak, TCK’nın “suçların içtimaı” bölümünde, 42, 43 ve 44. maddelerine yer verilmiştir. Aynı nev’iden fikri içtima halinde, fiil yani hareket hukuksal anlamda tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Bu durumda hareket tek olduğu için, fail hakkında tek bir ceza verilecek, ancak bu ceza mağdur sayısı fazla olduğu için, TCK’nın 43/1. maddesine göre artırılacaktır. (Ceza Genel Kurulunun 05/06/2012 tarih ve 15/491-219 sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; sanığın çıkan kavgada iki mağdura yönelik birden fazla kişi ile birlikte silahla tehdit suçunu oluşturan eylemleri nedeni ile zincirleme suç hükümleri gereğince tek hüküm kurulduktan sonra 5237 sayılı TCK"nın 43/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılması gerekirken, her mağdur için sanık hakkında ayrı ayrı mahkumiyet hükmü kurulmasının hukuka aykırı olduğu belirlenmekle kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Antalya 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2018 tarihli ve 2015/798 esas, 2018/171 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 07/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.