3. Hukuk Dairesi 2016/16945 E. , 2018/5805 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; taraflara ait arsanın ortaklığın giderilmesi davası sonucu davalı ..."a satıldığını, öncesinde davacı tarafından taşınmaz üzerindeki binada faydalı ve zaruri masraflar yapıldığını, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/114 esas sayılı dosyası üzerinden açtığı mülkiyetin tespiti davasında davacının yapmış olduğu imalatların yıpranmalı bedeli toplamının 44.231,00 TL olduğunun tespit edildiğini, davacının eda davası açma imkanı mevcutken tespit davası açmasında hukuki yararın olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararda satış payları taraflara ödendikten sonra sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davacının talepte bulunabileceği hususunda kesin hüküm bulunduğunu, davalıların hisselerine düşen payları oranında sebepsiz zenginleştiklerini, imalat bedelinin davacıya ait 12/24 hisse bedeli düşülerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 22.000,00 TL"nin ½ hissesi nisbetinde davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; davacının ileri sürdüğü iyileştirmelerin tamamının davalı ... ile kendisinin verdiği paralar ve davacıyla birlikte yaptıkları işçilikler sonucunda imal edildiğini, davacının çalışması dışında imalatların yapılmasında ekonomik katkısının bulunmadığını, davacının taşınmazı tahliye ederken ekonomik değer ifade eden bir kısım malzemeyi sökerek hurdacıya sattığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.Davalı ...; davacının yaptığı lüks iyileştirmeler sebebiyle sebepsiz zenginleşme davası açmasının kanunen mümkün olmadığını, iyileştirme sebebi ile doğduğu iddia edilen değer artışının ortaklığın giderilmesi davasındaki değer tespitinde belirlenen satış değerinin içine dahil olduğunu, davacının evi tahliye sırasında zarar verdiğini, bir kısmının da davacı tarafından söküldüğünü ileri sürerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, toplam 18.806,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 1/2"şer hisse nispetinde davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Dava, davaya konu taşınmaza, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen faydalı ve zorunlu masrafların sebepsiz zenginleşme kuralına göre diğer paydaşlardan tahsili istemine ilişkindir.Paydaşlığın giderilmesine konu olan taşınmaza, paydaşlar tarafından faydalı ve zaruri masraf yapılmış ise; bu masraf, diğer paydaşlardan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebilir.Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun bu muhdesatın yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülemez. Zira vücuda getiren paydaş tarafından kullanılan muhdesatın, diğer paydaşlara herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin, satış suretiyle taşınmazdaki ortaklığın giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Daha açık deyişle, sebepsiz zenginleşme; satışın yapılıp bedelinin ödendiği tarihte gerçekleşir. İyileştirmeden doğan sebepsiz zenginleşme nedeniyle hükmedilecek miktar, iyileştirmenin satış tarihinde taşınmazın değerinde meydana getirdiği artış oranında olmalıdır.
Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sağlıklı olarak çözümü için izlenecek yol şöyledir: Konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla davacı tarafından yapılan faydalı giderlerin yapılmış ve yapılmamış olması halleri için ayrı ayrı olmak üzere taşınmazın ihale (satış) gününde ve aynı koşullarla satılmasından elde edilecek gerçek sürüm değeri belirlenmeli, bu şekilde elde edilecek değerler arasında bir fark meydana geldiğinde bunlar birbirine oranlanmalı, bu oran ihale ile yapılan satış bedeline uygulanarak, davacının yaptığı giderlerin ihale bedeline yansıma miktarı belirlenmeli, bulunacak bu miktardan davalının payına isabet eden miktara hükmedilmelidir. Yok, eğer giderlerin yapılmış olması haliyle yapılmamış olması halinde belirlenen değerler arasında bir fark olmadığının anlaşılması durumunda, giderlerin satış bedeline etkisinin olmadığı, dolayısıyla davalının bu giderlerin yapılması nedeniyle bir sebepsiz zenginleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmelidir.Mahkemece; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu yukarıdaki esaslar gözetilmeksizin hesaplanmış olup, eksik ve yetersizdir.
Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda ifade edilen açıklamalar doğrultusunda alanında uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması suretiyle sonucuna uygun bir hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.