3. Ceza Dairesi 2016/18038 E. , 2017/1668 K.
"İçtihat Metni"
Kasten yaralama suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/1 (iki kere), 86/2 (iki kere), 86/3-e (dört kere), 87/1-d (iki kere), 87/1-son (iki kere), 29 (dört kere) ve 62 (dört kere), maddeleri gereğince 3 yıl 1 ay 15 gün hapis (2 kere) ve 2.240,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki adli para cezaları hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/06/2013 tarihli ve 2009/467 esas, 2013/330 sayılı kararının, hapis cezaları yönünden Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 14/10/2015 tarihli ve 2015/3076 esas, 2015/28306 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, hükümlü müdafii tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 05/04/2016 tarihli ve 2009/467 esas, 2013/330 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair Van 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/04/2016 tarihli ve 2016/359 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı"nın 01.11.2016 tarih ve 2016/8323 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 25.11.2016 tarih ve 2016/391365 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, mağdurlar ..., ... ve ...’ın imzalı olarak verdikleri 28/03/2016 tarihli dilekçelerinde, sanık ...’ın kavga esnasında olay yerinde bulunmadığını, sanığın ailesi ile aralarında bulunan husumet nedeniyle sanık ...’ın da kendilerine vurduğunu ifadelerinde söylediklerini beyan etmeleri karşısında, yeni delil olarak gösterilen mağdur beyanlarının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 311/1-e maddesi kapsamında yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında hükümlünün beraatini gerektirecek nitelikte olduğu değerlendirildiğinden, yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.)
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; sanık ... hakkında, mahkemece yargılama yapılarak deliller, mağdur ve tanık beyanları usulünce değerlendirilerek mağdurlar ... ve ..."ı yaralama eyleminden TCK"nin 86/1-3-e, 87/1-d-son, 29, 62. maddeleri uyarınca iki kez 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 14.10.2015 gün ve 2015/3076 Esas, 2015/28306 sayılı kararıyla hükmün onanması suretiyle temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, dosya kapsamındaki bir kısım mağdurların beyanlarını değiştirerek sanığın olaya karışmadığını beyan etmelerinin, CMK’nin 311/1-e maddesindeki yeni olay veya yeni delil kapsamında değerlendirilemeyeceği, dosya kapsamında beyanları bulunan tanıklar ....’ın sanık ...’ın da sopalarla mağdurlara vurduğunu beyan ettikleri anlaşılmakla, yargılamanın yenilenmesi talebinde ileri sürülen nedenlerin 5271 sayılı CMK"nin 311. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirinin kapsamına girmediği anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu nedenlerle Van 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/04/2016 tarihli ve 2016/359 değişik iş sayılı kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmeyerek kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 22.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.