Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4706
Karar No: 2019/9360
Karar Tarihi: 02.12.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/4706 Esas 2019/9360 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/4706 E.  ,  2019/9360 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Bartın 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşi ..."in 1998 yılında vefatından dolayı 5510 sayılı Kanun"un 4/a kapsamında ölüm aylığı almaya başladığını, müvekkilinin babası ..."un ise 1987 yılında, yani eşinden çok önce vefat ettiğini, müvekkilinin babasından dolayı kanunun 4/b maddesi gereğince Temmuz 2007 döneminde ölüm aylığı almaya başladığını, müvekkilinin her iki maaşı alma şartları taşıdığından davalı tarafından her iki maaşınında yıllardır ödendiğini, müvekkilinin yurtdışından Türkiye"ye geldiğinde babasından dolayı 4/b kapsamında aldığı maaşının durdurulduğunu ve kendisine yersiz ödeme çıkartılarak bu ödemelerin 4/a kapsamındaki maaşından kesildiğini 18/03/2016 tarihinde öğrendiğini ve yapılan işlemin iptali için davalı kuruma dilekçe verdiğini ancak davalı kurumun 30/03/2016 tarihli cevabı ile müvekkilinin taleplerini reddettiğini, davalı kurumun 30/03/2016 tarihli cevabi yazısının fiili duruma ve gerçeklere aykırı olduğunu, müvekkilinin her iki maaşıda almaya kanunen hak kazandığını ve her iki maaşı alma şartlarınında halen devam ettiğini, davalı tarafından yersiz ödemeye ilişkin çıkartılan borcunda 5510 SK.nun 96.maddesine aykırı ve fazla olduğunu, davalı kurumun sosyal devlet, sosyal güvenlik ilkelerine ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı işlemlerinin iptali gerektiğini, açıklanan nedenlerle davlanın ... Sigorta İl Müdürlüğü tarafından yapılan 11/11/2015 tarih, 15810456 sayılı işleminin iptali ve müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, müvekkilinin müteveffa babası ..."tan dolayı aldığı 4/1-b kapsamında maaşının kesildiği tarihten itibaren müvekkiline yeniden bağlanarak kesintilerin faizi ile birlikte ödenmesine; müvekkilinin eşinden dolayı almakta olduğu 4/a ölüm maaşından yapılan kesintilerin, yapılan kesinti tarihinden itibaren işleyecek faizi ile müvekkile geri ödenmesine; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II- CEVAP:
    Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; ölüm sigortasında gerek sigortalılar gerekse hak sahipleri yönünden sigortalı tarihinde geçerli olan mevzuat uygulandığını, buna göre ölüm tarihi itibari ile 4/1-b kapsamında sigortalılar ile bunların hak sahipleri için aranan koşulları gösterir tabloda gösterilen tarihler arasında ölen sigortalıların hak sahibi kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak şartı arandığını, davacı hakkında yapılan gelir tespiti araştırmasında davacının gelir ve kazaçlarının brüt asgari ücret tutarını aştığı bildirildiğinden dolayı almakta olduğu ölüm aylığının Ağustos 2010 tarihinden itibaren durdurulduğunu, yersiz ödenen 29.369,24 TL fazla ve yersiz ödemelerin tahsiline ilişkin usul ve esaslar hakkındaki yönetmeliğin 13.maddesine istinaden eşinden almakta olduğu ölüm aylığından 1/4 oranında kesildiğini, yapılan işlemlerde kurumun herhangi bir işlem hatasının olmadığını, durumunu gizleyen ve muvazalı işlem yapanın davacı olduğunu, kendi durumu hakkında kuruma bilgi vermemesinden ötürü dava konusu kurum zararının oluşumunda tamamen kusurlu olduğunu, bu nedenle kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesi gereği haksız ve yersiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    III- MAHKEME KARARI:
    A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    Mahkemece ölüm sigortasından aylık tahsislerinde, ayrık durumlar dışında genel kural olarak hakkı doğuran olay tarihinde yürürlükte olan yasal mevzuatın uygulanması gerekmekte olup; buna göre, 1479 sayılı Kanun gereğince sigortalı babanın yaşamını yitirdiği gün itibarıyla yürürlükteki 1479 sayılı Kanun"un 45. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinde yer alan, geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulunun, eşi üzerinden ölüm aylığı almakta olan davacı yönünden gerçekleşmediği, davacının müteveffa babasından dolayı aldığı maaşın kesilmesi nedeniyle yersiz olarak ödenen maaş tutarının 29.369,24 TL olduğu, kurum tarafından yersiz olarak ödenen maaşlar için öncelikle davacının kurumdan alacaklarından mahsup edilmek, gelir ve aylıklarından kesinti yapılmak suretiyle tahsil edildiği, davacının eşinden dolayı almakta olduğu aylıktan, aylığın %25 oranında kesinti yapılarak tahsil yoluna gidildiği, anılan işlemlerin Fazla veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"in 13. maddesine uygun olarak yapıldığı ve fazla bir kesintinin olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
    B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 353/ 1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, davacının babasından aldığı maaşın iptal edilmesi işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
    IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    05.10.1998 tarihinde yaşamını yitiren 506 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalı eşi üzerinden 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince kendisine 01.11.1998 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanan davacıya, 19.10.1987 tarihinde vefat eden 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan babası üzerinden ve 01.08.2007 tarihinden itibaren , hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla yetim aylığı bağlandığı, ayrıca davacının Almanya Emeklilik Sigortasından 01.07.2010 tarihinden itibaren dul maaşı aldığı, daha sonra davacının babasından dolayı aldığı aylığının kesilerek, başlangıçtan itibaren yapılan ödemelerin yersiz ödeme borcu tahakkuk ettirildiği ve davacının, Kurum işleminin hukuka uygun olmadığından bahisle Kurum işleminin iptali ile kesilen aylıkların yeniden bağlanması talepli eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 
    5510 sayılı Yasa"nın Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan;”…. 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanun"un 1"inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümleri uygulanır.” Hükmü gereğince davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasa hükümleri olup eldeki uyuşmazlığı çözümünde bu yasa hükümlerinin dikkate alınması gereklidir.
    Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.01.2018 günlü ve 2017/3192Esas. 2018/101 Karar Sayılı ilamında belirtildiği üzere, her uyuşmazlığın yürürlükte bulunduğu mevzuat hükümlerine göre çözülmesi gerektiği kuralı gereğince ve 1479 sayılı Kanun"un 41. maddesinde ölüm aylığının ne zaman başlayacağına dair “Sigortalının ölümde hak sahibi kimselerine bağlanacak aylıklar, ölümle aylığı hak kazandıkları tarihten sonraki aybaşından başlar.” şeklindeki düzenlemeye istinaden, somut olay bakımından davacının ölüm aylığına müstehak olup olmadığı irdelenirken, hak sahipliği sıfatının kazanıldığı 22.09.1997 tarihindeki kanuni düzenlemelere değer verilmesi gerekmektedir.
    1479 sayılı Kanun"un “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanunla değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malûl bulunan çocukları ile geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtilmiş, daha sonra 04.10.2000 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bentteki “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” koşulu, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilip 1479 sayılı Kanunun “Ölüm aylığının kesilmesi” başlıklı 46. maddesinin 2. fıkrasına, “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi eklenmiş, ancak, söz konusu KHK, Anayasa Mahkemesi’nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 gün 61/34 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
    İptale konu düzenleme daha sonra, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve anılan (c) bendini değiştiren 4956 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle benimsenerek, sigortalının evli olmayan/boşanan/dul kalan kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” şartı, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilmiş, aynı zamanda 46. maddenin 2. fıkrasına da “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi yeniden eklenmiştir.
    Görüldüğü üzere, 1479 sayılı Kanun"un 46. maddesinin ilk halinde, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile getirilen “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” ifadesi bulunmamakta, sadece sigortalının kız çocukları yönünden aylık bağlama şartları arasında “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” şartının, kesme nedeni olarak ise evlenme olgusunun var olduğu görülmektedir.
    Diğer taraftan, 5510 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girmesinden önce, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip, ayrı ayrı yasalara göre sosyal güvence sağlayan Kurumlardır. Her bir Yasa kendi sigortalıları açısından hüküm ifade eder. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınamaz.
    Eldeki davada ise, kurumun 506 sayılı Yasa"nın 92.ve 5510 sayılı Yasa"nın 54. maddesi kapsamında bir nizası bulunmayıp, nizanın davacının geçimini sağlayacak yeterli gelirinin bulunduğu noktasına hasretmesi, ayrıca babadan bağlanan aylığın 4956 sayılı Yasa değişikliğinden sonra 01.08.2007 tarihinde gerçekleştiği gözetilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının, HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi