Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/12979 Esas 2017/9928 Karar Sayılı İlamı

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, 25.09.1990 - 04.07.2000 tarihleri arasında sigortalılığın tespitine emekliliğe hak kazandığına, karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

K A R A R
Dava, davacının 15/09/1990-04/07/2000 tarihleri arasında... sigortalısı olduğunun tespiti ile talep tarihi itibariyle emekliliğe hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile davacının 01/03/2011"den itibaren 15 yıllık sigortalık süresini doldurmuş olması nedeni ile 2926 sayılı yasa kapsamında 01/03/2014"ten itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kısmi yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli şartlar 1479 sayılı Kanunun geçici 10. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiş olup davacının söz konusu maddeye göre tahsis talep tarihinde kısmi yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli olan şartları taşımadığı anlaşılmaktadır. Bu husus, mahkemece de kabul edilmiş olup dava tarihinden sonraki bir tarih olan 01/03/2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre sonuçlandırılır ve henüz uyuşmazlık doğmadığından bir hakka dava tarihinden veya hüküm tarihinden sonraki bir tarihten itibaren hak kazanılacağı yönünde hüküm kurulamaz.
Somut olayda, yukarıda yer alan yasal mevzuat doğrultusunda davacının tahsis talep tarihinde ve dava tarihinde yaşlılık aylığı koşullarını taşımadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, tahsis talep tarihinde ve davanın açıldığı tarihte yaşlılık aylığına hak kazanamayan davacıya dava tarihinden sonraki bir tarihte yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30/11/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


...