3. Hukuk Dairesi 2017/3083 E. , 2018/5791 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; muris kiraya verenin tereke yöneticisi olduğunu, davalının kira bedelelrini ödemediğini, alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalı; kiracı olmadığını, kefil olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davacının 6098 sayılı yasanın uygulanmasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Müşterek kefaleti düzenleyen 818 sayılı BK.nun 493. maddesi gereğince kefil mahdut bir zaman için kefil olmuşsa asıl borçlunun o zaman dilimi içindeki ödemediği borcundan sorumludur.Somut olayda; Takipte dayanılan ve karara esas alınan 15.10.2009 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı vekili 14.08.2015 tarihinde kefil hakkında başlattığı icra takibi ile ödenmeyen toplam 110.500 TL kira bedelinin tahsilini talep etmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kira sözleşmesi, 6098 Sayılı TBK"nun yürürlüğe girmesinden önce imzalanmış olduğundan, kefaletin şekil şartları 818 Sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. 818 sayılı BK.nun 493. maddesine göre de kefalet süresinin bitiminden itibaren bir ay sonra kefalet borcundan kurtulur). Eş deyişle; kefalet süresinin bitimini takip eden bir ay zarfında alacaklı icraya veya mahkemeye müracaatla hakkını takip etmezse, yahut takibatına uzun müddet ara verirse, kefil kefaletten beri olur. Olayımızda sözleşme süresi 15.10.2014 tarihinde bitmiş olmasına rağmen, davacı tarafından BK"un 493. maddesinde belirtilen bir ay içerisinde davalı kefil aleyhine icra takibi başlatılmamıştır. Bu nedenle davacı kefilin kefaletten beri olduğu, bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, 6098 sayılı yasanın 600. maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
3-) Davalının vekalet ücretine yönelik temyiz incelemesine gelince; Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince, konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen davalarda vekalet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır. Mahkemece davalı lehine reddedilen miktar (dava değeri) üzerinden nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken 11.240 TL yerine 3.120 TL vekalet ücreti takdir edilmesi hatalı olmuştur.Ne var ki, yapılan bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK"un 436/2. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle vekalet ücretine yönelik hüküm fıkrasında yer alan "3.120 TL" rakamının çıkartılarak yerine "11.240 TL" rakamının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.