20. Hukuk Dairesi 2015/16474 E. , 2017/4326 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... .... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği,.... köyünde bulunan ve 1963 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında murisi Hasan .... adına yapılan tesbite Orman Yönetiminin itirazı sonrası tesbiti iptal edilerek tapulama harici bırakılan 14 nolu parsel üzerinde kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... .... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 713. maddesi uyarınca açılan tapusuz taşınmazın tesciline yöneliktir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1963 yılında genel arazi kadastrosu yapılmış orman kadastrosu ise henüz yapılmamıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; davacı dava dilekçesi ile kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan tahmini 9.000 m²"lik alanın, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu belirterek adına tescilini talep etmiş, mahkemece dava konusu edilen taşınmaz için Devrek Tapulama Hakimliğinin 1970/129 E. - 1972/182 K. sayılı kararının eldeki davada kesin hüküm teşkil edeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de söz konusu tapulama hâkimliğinin kararında dava konusu edilen, kadastro çalışmaları sonucu davacı murisi adına tespit edilip itiraz üzerine tespiti iptal edilerek orman vasfıyla tapulama harici bırakılan 14 parsel sayılı taşınmaz ile eldeki davada dava konusu edilen taşınmazın aynı olup olmadığının tespiti için mahallinde keşif yapılmamış, ayrıca ilgili kararda dava konusu 14 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü 6.000 m² olup, davacı tarafından eldeki davada 9.000 m²"lik alanın tescili talep edildiğinden 3.000 m²"lik alan bakımından ise orman olup olmadığı ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmadan karar verilmiştir.
O halde; öncelikle mahkemece halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir fen elemanı ve ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi aracılığıyla mahallinde yapılacak inceleme ve keşifte, Devrek Tapulama Hakimliğinin 1970/129 E. -1972/182 K. sayılı kararına konu 6.000 m² yüzölçümlü 14 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro paftası ve krokisi zemine uygulanmak suretiyle davacı tarafından eldeki davada talep edilen taşınmaz ile aynı olup olmadığı kesin ve net bir şekilde saptanmalı, yapılan uygulama sonucu mahkeme kararına konu 14 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından eldeki davada dava konusu edildiği saptandığı takdirde ise 6.000 m²"lik alan bakımından Devrek Tapulama Hakimliğinin 1970/129 E. - 1972/182 K. sayılı kararı kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddine karar verilmelidir.
Şayet, davacı tarafından talep edilen alanın yüzölçümü 6.000 m²"den fazla ise bu sefer bu fazla alan bakımından orman ve zilyetlik araştırması yapılmalıdır. Orman sınırlandırması yapılmayan veya sınırlandırmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116,
4785, 5658, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun, sadece hangi nitelikteki taşınmazların Devlet ormanı sayılacağını göstermiş ve Devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanunla iadeye tâbi tutulmuş; iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
Bu nedenle mahkemece, en eski tarihli ve dava tarihinden geriye doğru 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ve fotogometri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ilgili yerlerden getirtilip, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bilirkişilere hava fotoğrafları ve dayanağı haritaları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, raporlarında taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmazlar üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği, ağaçların yaşları ve dağılımları ile ilgili açıklama yapmaları istenmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, tescile karar verilecek gerçek kişiler yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ... ....’ın temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/05/2017 günü oy birliği ile karar verildi.