8. Hukuk Dairesi 2015/9219 E. , 2015/19587 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/02/2015
NUMARASI :
DAVACI-BİR. DOSYADA DAVALI : D.. Y..
DAVALI-BİR. DOSYADA DAVACI : A.. Ö..
DAVA TÜRÜ : Boşanmadan sonra açılan katkı payı alacağı
Davacı-birleşen dosyada davalı D.. Y.. ile davalı-birleşen dosyada davacı A.. Ö.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının rasıl ve birleşen dosyada kısmen kabul kısmen reddine dair Lüleburgaz 2. Hukuk Mahkemesi"nden verilen 19.02.2015 gün ve ... sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı-birleşen dosyada davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.11.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden A.. Ö.. ve vekili Avukat U. A. geldiler ve karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı-birleşen dosyada davalı D. vekili, davalının emekli ikramiyesi, ..."tan toplu ödeme alacağı, üç taşınmazı ve bir aracı ile ilgili taraflar arasındaki katkı payı ve mal rejiminden kaynaklanan haklarının tespiti ile taşınmazlar için TMK"nın 226.maddesi gereği malın bölünmeden davacıya aidiyetinin kabulüne, davalının hak etmiş olduğu toptan ödeme bedelleri ile ... plakalı aracın yarısının davacıya ödenmesine karar verilmesini istemiş, birleşen davanın reddini savunmuştur.
Davalı-birleşen dosyada davacı A. vekili, emekli ikramiyelerinin boşanma dava tarihinden sonra edinildiğini, üç adet taşınmazın miras malı olduğunu, aracın ise tarafların ayrı yaşadıkları dönemde müvekkilinin annesi tarafından alındığını açıklayarak davanın reddini savunmuş, birleşen dosyada ise Lüleburgaz ... ada .. parselde ... numaralı meskenin müvekkilinin kullandığı ... kredisi ile ipotekli şekilde karşı davalı adına alındığını, borç ödemelerinin de devam ettiğini, karşı davalının kendi adına olan kadının adına olan bir takım hesaplardaki paraları boşanma davası açılmadan hemen önce çekerek hesapları boşalttığını açıklayarak tasfiyenin sona ermesinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte şimdilik fazla hakları saklı tutulmak üzere 20.000 TL"nin, karşı davalı D."ten tahsilini talep etmiş, harcını yatırdığı 02.02.2015 tarihli dilekçe ile talebini 118.316 TL.ye yükseltmiş, 5 numaralı meskenin tapusunun iptal edilerek müvekkili adına tescili veya bedelinin tahsiline, yine müvekkilinin katılma payı olan 35.000 TL"nin karşı davalı Dilek"ten tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl dosyada davacının davasının kısmen kabulüne, 9.250 TL katılma alacağının davalı A."den tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dosyada ise davanın kabulü ile 39.382,21 TL katılma alacağının 19.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birleşen dosyanın davalısı D."ten tahsiline, A."in fazlaya ilişkin talebi ile aynen iade isteğinin reddine karar verilmesi üzerine hüküm her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir. -//-
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı isteğine ilişkindir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı-birleşen dosyada davalı D.vekilinin gerek asıl dosyada verilen hükme, gerekse birleşen dosyada verilen 35.000 TL. miktara yönelen temyiz itirazları yerinde görülmemiş, D. vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
2- Birleşen dosyada davacı Alper vekili, 07.09.2009 tarihinde D. adına banka kredisi kullanılarak satın alınan Lüleburgaz ilçesi ... ada .. parselde ... numaralı mesken yönünden, banka kredisinin Alper adına olduğunu ve halen ödemelerin devam ettiğini açıklamış ve öncelikle meskene ait tapu kaydının iptali ile A. adına tescilini, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bu taşınmaz yönünden hükme esas aldığı bilirkişi raporundan hareketle dava tarihindeki 103.316 TL meskenin değerinden, banka kredisinin boşanma dava tarihi sonrası bakiye borç 94.549,59 TL"nin düşülmesi sonucu kalan 8.766,41 TL"yi artık değer kabul etmiş, Alper lehine 4.382,21 TL katılma alacağına hükmedilmiş, mal rejiminin tasfiyesinin davacı eşe sadece alacak hakkı tanıdığı da gerekçede yer almıştır.
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK"nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.
Bu açıklamalar karşısında somut olaya bakıldığında; birleşen davada dava konusu yapılan 5 numaralı meskenin tapuda tamamının D. adına kayıtlı olması sebebiyle TMK"nın 226.maddesinin olayda uygulanma imkanı olmadığı gibi, mal rejiminin tasfiyesi sonunda eşler tarafından ayın istenemeyeceğinden, sadece alacak isteğinde bulunulabileceğinden A. vekilinin meskenin tapusunun iptali ile A. adına tesciline ilişkin talebinin reddedilmesi doğrudur. -//-
Dava konusu 5 numaralı meskenin aksi D. vekili tarafından ispat edilemediğinden tamamının banka kredisi ile alındığının kabulü gerektiğinden, 120 aylık banka kredisinin 28 ayının evlilik içinde ödenmiş olduğu gözetilerek, karar tarihine en yakın meskenin piyasa sürüm değerinin 28/120"sinin artık değer kabul edilmesi ve bu miktarın yarısının da A. lehine hükmedilecek katılma alacağı olduğunun kabulü gerekmektedir. Mahkemenin karar tarihine en yakın değer yerine dava tarihindeki değeri dikkate alması ve bakiye kredi miktarını bu değerden düşerek artık değere ulaşması, bu şekilde A. aleyhine sonuç doğuracak şekilde 4.382,21 TL"ye hükmetmesi doğru değildir.
Ayrıca boşanma dava tarihinden sonra, diğer deyişle mal rejimi sona erdikten sonra 5 numaralı mesken için çekilen banka kredisi ödemelerinin meskenin maliki ile krediyi çeken eşin aynı kişi olması durumunda az yukarıda açıklandığı usule göre hesaplamada denkleştirmede dikkate alınması gereken ve dava konusu taşınmazın borcu olarak düşülmesi gereken değer olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak somut olayda meskenin maliki D. olmakla birlikte boşanma dava tarihi sonrasına isabet eden kredi ödemelerinden sorumlu olan eşin yani kredi borcu borçlusunun A. olması sebebiyle bu kuralın uygulanmasının eşlerden A. aleyhine bir durum doğuracağı, kuralın burada uygulanamayacağı açıktır. Yine de evlilik dışına sarkan bu ödemelerin A. lehine denkleştirmede dikkate alınması da gereklidir. Fakat ödemelerin tümünün tamamlanmamış olması, A."in ödemeyeceği borçlar sebebiyle D"in taşınmazının ipotekli olduğu gözetildiğinde bu ödemelerin artık A.r tarafından mal rejiminin tasfiyesi usulüne göre istenme imkanı veya eldeki davada A. lehine hesaplanma imkanı olmayıp ancak 6098 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre sebepsiz zenginleşmeden hareketle D. aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesine açılacak dava ile istenebileceğinin kabulü gerekmektedir. Taşınmazın eşlerden biri adına alınması, taşınmaz için çekilen kredinin ise diğer eş adına kullanılması halinde bu şekilde hareket edilmesi adalet ve hakkaniyete de uygundur. Bu yüzden Mahkemenin boşanma dava tarihi sonrasına isabet eden ödemelerle ilgili A. vekilinin talebi hakkında da yukarıdaki açıklamalara göre bir karar vermesi gerekirken, yalnızca evlilik birliği içine isabet eden dönemle ilgili hüküm kurması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-birleşen dosyada davalı D. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı-birleşen dosyada davacı A. vekilinin temyiz itirazları (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün birleşen dosyada dava konusu yapılan .. ada ... parselde ... numaralı meskenle ilgili bölümünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 157,75 TL peşin harcın istek halinde davalıya, 154,60 TL"nin de istek halinde davalı-birleşen dosya davacısına iadesine 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.