Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/16409
Karar No: 2017/4320

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/16409 Esas 2017/4320 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/16409 E.  ,  2017/4320 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Yörede 2008 yılında yapılan kadastro sırasında, .... ilçesi, .... mahallesinde bulunan 490 ada 14 parsel sayılı 174.550,99m2 yüzölçümündeki taşınmaz, edinme sebebinde devletin hüküm ve tasarrufu altında olan ve ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olup kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı belirtilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tapuya tescil edilmiştir. Davacılar vekili, dava konusu parselde kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacılar yararına gerçekleştiğini belirterek dava açmış, 30/10/2012 havale tarihli dilekçeyle ise aynı yerde bulunan 482 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ... Belediyesi adına tapuya tescil edildiğini ancak bu parsel üzerinde de davacılardan ... lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiğini belirterek ... Belediyesini davaya dahil etmiş ve söz konusu parselin tapusunun iptali ile davacı adına tapuya tescilini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile; çekişmeli 490 ada 14 sayılı parselin 28.10.2013 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A2) ile gösterilen 13.847,78 m², (A3) ile gösterilen 79.213,05 m², (B2) ile gösterilen 11.327,87 m² ve (B3) ile gösterilen 48.780,75 m²"lik kısmının kadastro tespitinin iptali ile 1/3 er pay oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro sonucu oluşan tapu kaydının, kadastro öncesi nedene dayalı olarak iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 2/B uygulaması yapılmamıştır.
    Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; davacılar tarafından dava konusu edilen taşınmazlardan hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (A2) ve (B2) harfleriyle gösterilen alanların, 490 ada 14 parsel sayılı dava konusu taşınmaz sınırları dışında kadastroda tescil harici bırakılan ... çayına isabet ettiği tespit edilmişse de bu alanlar bakımından açılan davanın 4721 sayılı Medenî Kanunun 713. maddesi kapsamında tescil davası olduğu, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, tescil davalarının Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılacağı kararlaştırıldığından, her ne kadar ... davacılar tarafından 482 ada 1 parsel sayılı taşınmaz için dahili dava dilekçesi sunulmak suretiyle davaya dahil edilmişse de dava konusu (A2) ve (B2) bölümler yönünden kendisine savunma hakkı tanınmaksızın, delilleri sorulup toplanmaksızın karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Ayrıca, dava konusu edilen ve fen bilirkişi raporunda (A3) ve (B3) ile gösterilen taşınmazlara yönelik olarak, ziraat mühendisi bilirkişi raporunda taşınmazların tarım arazisi vasfını taşımadıkları, evvelinde tarım


    yapıldığına dair emarelerin bulunmadığı bildirilmiş, jeoloji mühendisi bilirkişi raporunda ise söz konusu taşınmazların 1973 tarihli hava fotoğrafına göre tarım alanı olarak kullanıldığı belirtildiğinden her iki rapor arasında çelişki meydana gelmiştir. Mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, söz konusu taşınmazların zilyetlikle kazanıma uygun tarım arazisi vasfında olup olmadıkları kesin bir şekilde saptanmadan karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
    O halde; öncelikle dava konusu edilen (A2) ve (B2) harfli taşınmazlar bakımından yukarda açıklandığı şekliyle 4721 sayılı Medenî Kanunun 713/3. maddesi kapsamında ... Belediye Başkanlığına savunma hakkı kapsamında göstereceği deliller sorulup toplanmalı, daha sonra dava konusu edilen tüm taşınmazlar bakımından orman ve zilyetlik araştırması yapılmalıdır. Orman sınırlandırması yapılmayan veya sınırlandırmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785, 5658 ve 6831 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun, sadece hangi nitelikteki taşınmazların Devlet ormanı sayılacağını göstermiş ve Devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş; iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
    Bu nedenle, mahkemece en eski tarihli ve kadastro tespit tarihinden geriye doğru 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ve fotogrametri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ilgili yerlerden getirtilip, halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir fen elemanı, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi ve bir jeoloji mühendisi aracılığıyla mahallinde yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
    Yukarıda açıklanan yönteme göre yapılacak araştırma sonunda taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun saptanması halinde bu kez davacılar yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı; imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, davalı yerdeki kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar ve ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı; imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğu hususunda takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ve gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile kadastro

    tespit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliğinin, konumunun ve kullanım durumu bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenerek denetlenmeli, taşınmazın çeşitli yerlerinden toprak numunesi alınmak suretiyle ziraat ve jeolog bilirkişi tarafından taşınmazın ve çevresinin hakim unsurunun tarım arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenmeli, taşınmaz ve çevresinin genel görünümünü gösterir dört taraftan çekilmiş fotoğraflar dosyaya konulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 03/07/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları ve satın alınan kişiler yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkında Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden Kanunun amacına uygun rapor alınmalı, tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüştür
    Ayrıca; davalı Hazine temyiz dilekçesinde zabıt katibinin yasaklılık sebeplerinin somut olayda bulunduğunu, yargılamada görev alan zabıt katibi ......’un davacılardan ....’un oğlu olduğunu iddia ettiğinden 6100 sayılı HMK’nın 34 ve 45. maddeleri kapsamında zabıt katibinin yasaklılığı ve reddi sebeplerinin somut olayda mevcut olup olmadığı değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de; dava konusu (A3) ve (B3) harfli bölümler tapuda 490 ada 14 sayılı parsel olarak kayıtlı bulunduğundan tapu kayıtlarının iptaline karar verilmesi, (A2) ve (B2) ile gösterilen bölümler ise tapuda kayıtlı olmadığından TMK"nın 713. maddesi gereğince sadece tescil hükmü kurulması gerekirken kadastro tespitlerinin iptaline şeklinde hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/05/2017 günü oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi