23. Hukuk Dairesi 2015/98 E. , 2016/1764 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 06.12.1993 tarihinde adi yazılı gayri menkul satış vaadi sözleşmesi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, buna göre davalıya ait taşınmaz üzerine davalıya tek katlı anahtar teslim ev yapılması karşılığında aynı yerde 676 m2 hisse alıp üzerinede istediği şekilde ev yapılacağının kararlaştırıldığını, müvekkilinin üstlendiği edimi 30.12.1994 tarihinde yerine getirdiğini, yaklaşık 20 yıldır hak edilen yerin kendisine verilmesi beklenirken 31.07.2013 tarihinde yapılan imar uygulamasından sonra 573 ada 2 parselde bulunan taşınmazda 400,50 m² yer verildiğini, eksik verilen 275,50 m²"lik hissenin değerinin denkleştirici adalet ilkesi gereği şimdilik 10.000,00 TL sinin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının talebinin zaman aşımına uğradığını, sözleşmenin şeklen geçersiz olduğunu, yinede müvekkilinin üzerine düşen edimini yerine getirdiğini, sözleşmeye aykırı fiili bulunmadığını, davacının taşınmazı inşa ederek kullandığını, sözleşme tarihinde imar uygulaması yapılmadığını, imar uygulaması neticesinde %35"lik terk uygulaması sonucunda davacı hissesinin belirtilen miktara inmesinin normal olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir,
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmenin şekil şartlarına uyulmasa da geçerli olduğunun kabulü gerektiği, ancak alacağın sözleşme ilişkisine dayandığı, bu tür davalarda da TBK 146. maddesi uyarınca 10 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerektiği, sözleşme tarihi olan 1993 ve davacı tarafça edimin yerine getirildiği 1994 tarihinden bu güne bu sürenin dolduğu, davalı tarafça yasal süresi içerisinde zaman aşımı itirazında bulunulduğu gerekçesi ile zaman aşımı nedeniyle davanın usul yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında adi yazılı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmış olmasına rağmen, sözleşmede taahhüt edilen hisse payının daha sonraki tarihte verilmiş olması ve yüklenicinin sözleşmeden doğan tüm edimlerini yerine getirmiş olması nedeni ile sözleşmenin geçersizliğinden bahsetmek mümkün değildir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri eser sözleşmesi niteliğinde olduğundan TBK"nın 147/6. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu süre edimin yasal olarak yerine getirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda tarla vasfında olan taşınmazda inşaat yapıldığı anlaşılmakta olup, imarın kesinleşmesi ve inşaatın hangi tarihte yasal hale geldiğinin dosyadaki mevcut delillerden anlaşılması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, imar işlem dosyası ve onaylı proje getirtilerek inşaatın yasal hale geldiği tarih ile hukuki ve fiili teslimin gerçekleştiği tarih belirlenip, bu tarihten dava tarihine kadar zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı üzerinde durulmalı, şayet bu tarihten dava tarihine kadar zamanaşımı süresi dolmamış ise işin esasına girilerek konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.