Resmi belgede sahtecilik - başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/9936 Esas 2018/7697 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi Esas No: 2016/9936 Karar No: 2018/7697 Karar Tarihi: 08.10.2018
Resmi belgede sahtecilik - başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/9936 Esas 2018/7697 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, resmi belgede sahtecilik suçundan mahkum edilirken, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan ise mahkumiyet hükmü bozuldu. Resmi belgede sahtecilik suçunun mahkumiyeti yasalara uygun olarak verildiği için temyiz itirazları reddedildi. Başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun işlenmesi için ise kullanıcı, araştırma ve kovuşturmayı önlemek için bir kimlik kullanmalıdır. Sanık, kendisi için başka bir kimlik kullandığı için suç işlememişti, ancak bir belge düzenlenmediği için suçu gerçekleştiremediğinden mahkumiyet bozuldu. 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesi uygulaması, kabul edilebilir görünüyor ve temyiz itirazları reddedildi. Başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmayı suç olarak tanımlayan TCK'nin 268. maddesi ve suçun oluşması için gerekli unsurlar da açıklandı. Kararda ayrıca, sanığın Kabahatler Kanunu'na göre idari para cezasına çarptırılması gerektiği belirtildi.
11. Ceza Dairesi 2016/9936 E. , 2018/7697 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması HÜKÜM : Mahkumiyet
A)Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz incelemesi: 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığa yüklenen suçun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, temel cezayı teşdit gerekçesi ile cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, B)Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz incelemesi: TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK"nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir. Somut olayda, hakkında yakalama kararı bulunan sanığın kolluk görevlilerince durdurulduğunda, ... adına sahte olarak düzenlenmiş sürücü belgesini görevlilere ibraz ettiği, hakkındaki bütün adli işlemlerin gerçek kimlik bilgileriyle yapıldığı, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK"nin 268. maddesinde düzenlenen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunun unsurlarının oluşmadığı gibi mağdur adına düzenlenmiş bir belge bulunmaması nedeniyle TCK"nin 206/1. maddesinde tanımlanan suçun da gerçekleşmediği, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesinde düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’nun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın eylemine uyan 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 09.01.2014 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK"nin 322 ve Kabahatler Kanunu"nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu"nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 08.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.