1. Ceza Dairesi 2017/2013 E. , 2017/5207 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama sonucu öldürme
HÜKÜM : TCK.nun 87/4-son c., 29, 62, 53. maddeleri uyarınca; 5 yıl hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Maktulden katılanlar Mahmut ve Mariye’ye 19/08/2015 tarihli celsede sanıktan şikayetçi olduklarını ve davaya da katılmak istediklerini beyan etmelerine rağmen, katılmaları konusunda bir karar verilmediği anlaşılmış ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 21.11.2006 gün ve 2006/2-249-247, 15.07.2008 gün ve 2008/9-95-195, 19.10.2010 gün ve 2010/9-149-105 sayılı Kararlarında belirtildiği üzere, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp karara bağlanmayan katılma isteklerinin, temyiz incelemesi sırasında herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını gerektirmiyorsa, karara bağlanması mümkün olduğundan, 5271 sayılı CMK"nun 237/2. maddesi uyarınca, maktulden katılanlar Mahmut ve Mariye hakkında oğulları olan maktul ...’a yönelik işlendiği iddia olunan kasten öldürme suçundan doğrudan zarar görmesi ve bu hususta herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasına gerek bulunmaması nedeniyle, CMK"nun 237/2. maddesi uyarınca, sanık ... hakkında açılan kamu davasına katılan olarak kabullerine karar verilmiştir.
Gerekçeli karar başlığında maktulün adının "..." yerine "..." olarak yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir.
Temyiz dilekçelerinin kapsamı ve temyiz edenlerin sıfatlarına göre; sanık ... hakkında maktul ...’a yönelik kasten yaralama sonucu öldürme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün sanık müdafii, Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları üzerine yapılan incelemede;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...’in maktul ...’a yönelik
eyleminin sübutu kabul, takdire ve tahrike ilişkin cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle değerlendirilmiş ve reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin; maddi olayın yanlış değerlendirildiğine ve meşru savunma koşullarının bulunduğuna, Cumhuriyet savcısının; meşru savunma koşullarının bulunduğuna, katılanlar vekilinin; vesaireye ilişkin ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle;
Oluşa ve dosya içeriğine göre;
Sanıkla maktul arasında olaydan önceki bir tarihte gerçekleşen hakaret, basit yaralama ve silahla tehdit olayından dolayı bir husumet oluştuğu, olay günü maktul ve arkadaşlarının önceki olay nedeniyle gözdağı vermek amacıyla sanık ve arkadaşlarının yaşadığı eve gittikleri, kapıyı mağdur ...’in açtığı, maktul ... ve mağdur ...’in içeriye girdikleri, maktulün elindeki bıçakla sanık ... ve arkadaşlarına önceki olayın hesabını sorarak hakaret vari sözler söylediği, sanık ...’in vücudunun çeşitli yerlerine tokatla vurmak surtiyle basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaraladığı, sanık ..."in aldığı darbenin yaratmış olduğu öfke ile zaten daha önce beline saklamış olduğu bıçağı çıkararak maktulü Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 28/10/2015 tarihli rapor içeriğinden de anlaşılacağı üzere haricen yapılan otopsi işleminde 3 nolu olarak tanımlanan göbek çukurunun 2 cm solundan soktuğu, aşağıdan yukarı, soldan sağa seyirle cilt, ciltaltı batın boşluğuna girerek barsak ve barsak damarlarını yaralayıp, batın atar ve toplar damarlarını keserek ölümüne neden olduğu olayda;
a)Sanığın eylem ve söze bağlı olarak ortaya çıkan kastın öldürme olduğu anlaşıldığı halde, kasten öldürme suçundan hüküm kurulması gerektiği düşünülmeksizin, kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması,
b)Duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettiren katılanlar ... ve ... lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi,
c)24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı Kararı ile 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin iptal edilen bölümlerinin uygulanmaması,
Yasaya aykırı olup, sanık müdafii, Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün tebliğnamadeki düşünce hilafına BOZULMASINA, sayın Başkan ... ve sayın üye ...’nın; suç vasfının doğru tayin edildiği ancak; 5237 sayılı TCK’nun 87/4-son. cümlesi uyarınca 12 ile 16 yıl aralığında ceza öngören skalada kastın yoğunluğu karşısında teşdiden uygulama yapılmasına yönelik karşı oyları ile oyçokluğuyla 20/12/2017 gününde karar verildi.
KARŞI OY:
Nizip Ağır Ceza Mahkemesi sanık ..."ın maktul ..."i yaralama sonucu ölümüne neden olmaktan TCK"nun 87/4-son cümlesi 29/1, 62/1. maddeleri uyarınca neticeten 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna hükmetmiştir.
Sanık ... 1993 doğumlu olup, Gaziantep Üniversitesine bağlı Nizip"te bulunan fakültede sınıf öğretmenliği 3. sınıf öğrencisidir. Aynı üniversitenin değişik fakültede yüksek okulunda okuyan öğrenci arkadaşları olan müştekiler ..., ..., ... ve olayda yer almayan Metin Tanrıverdi olmak üzere kiraladıkları öğrenci evinde birlikte kalmaktadırlar.
Maktul ... 1994 Nizip doğumlu olup, denetimli serbestlik altında bulunan ceza almış biridir. Sanık arkadaşlarından ... aynı şekilde ceza alıp denetimli serbestlik altında olup, kardeşi ... ve ... öğrenci durumunda olmayan bireylerdir.
Olaydan üç gün önce maktul ... ile sanık ... ve arkadaşları arasında parkta meydana gelen bir kavgadan ötürü maktul yaralanmış bulunmaktadır.
Bu olayın yarattığı hiddet ve kızgınlık ile aldığı alkol ve uyuşturucunun etkisi altında kalması sonucu yanında adı geçen sanık arkadaşları ile birlikte geceleyin 21.00 sularında sanık ... ve arkadaşlarının kaldığı öğrenci evine gelerek saldırgan tutum ve davranışlarla hakaret, darp, tehdit vari fiilleri sergilemesi sonucu taraflar arasında çıkan arbede de etkili eyleme maruz kalan sanık ..."in bıçağını çekerek rastgele sallaması sonucu önce maktulün arkadaşı sanık ... bilahare Nahsen ve Mehmet"in doktor raporlarında belirtilen biçimde bıçakla yaralandıkları, Ali ve Mehmet"in basit biçimde BTM yaralandıkları, Nahsen"in ise basit olmayacak biçimde bir bıçak ile yaralandığı, en son maktul ..."un yaralandığı rapor içeriklerinden tespit edilmektedir.
Maktulün otopsi raporunun içeriğinde yüzünde 6-7 adet ekimotik basit biçimde yaralar, sol meme 3 cm üstünde 1 cmlik cilt kesisi, 1 cm altında ise 0.3 cmlik kesik vasıflı basit yaralar oluştuğu, buna karşın göbek çukuru diye tabir edilen karın nahiyesinde 2.5x1 cmlik kesici delici alet yarasının ise büyük damar kesisi ve iç organ yaralanması sonucu meydana gelen kanama ile ölüm olayının gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Olayın olduğu yer sanığın meskenidir. Maktulün arkadaşları konut dokunulmazlığı ihlalden ceza almışlardır. Olay saati geceleyin 00.21 dir. Maktulün yaralanması sonucu yere düşmesiyle sanığın ve arkadaşlarının maktulün kanını durdurmak için tampon yaptıkları anlaşılmaktadır. Maktul bir tek öldürücü darbe aldıktan sonra, sanık başkaca yaralama eylemine tevessül etmemiş, hiçbir engelleyici durum olmamasına karşın eylemine kendi iradesiyle ve isteğiyle son vermiştir. Sanık öldürme amacını yansıtacak biçimde eylemini sürdürmemiştir. Yaranın öldürücü vasfı tektir. Diğer 2 yara basit cilt kesisidir. Hareketli kavga ortamında, mobil haldeyken ölçü kaçmıştır. Yumuşak dokuya gelen kesici bıçak yarası içe nüfus etmiştir.
Yerleşik öğreti ve uygulamaya göre oluşan bu olayda sanığın kastının belirlenmesi gerekmektedir. Kasten yaralama suçunun varlığı somuttur. Sanığın öldürme kastıyla hareket ettiği somut biçimde her türlü kuşkudan uzak tarzda ortaya konulmamıştır. Öldürme sözcüğünü kullanan “sizi öldüreceğim” diyen maktuldür. Sanığın maktulü “öldüreceğim” diye bir söz sarfettiği kesin biçimde kanıtlanamamıştır. Bıçağın rastgele sallanılmış olduğu her 2 tarafça doğrulanmıştır. Kasten yaralama eylemiyle, insan öldürmeye yönelik eylem arasında temel ayırıcı unsur suçun manevi unsurt farkından kaynaklanmaktadır. Yaralama suçunda daha hafif olan sonuç yani Yaralama istenmiş olup buna karşın daha ağır meydana gelen sonuç olan Ölüm istenmemektedir. Yerel mahkemenin yaralama eylemiyle, öldürme eylemi arasındaki bilimsel öğretideki tespitleri tarafımızdan benimsenerek paylaşılmıştır.
Sanıkta öldürme kastının varlığı için öncelikle eyleme kendiliğinden mi yoksa engel bir nedenden dolayımı son verdiği kriteri olaya uyarlandığında; sanığın vurgulandığı üzere, maktule yönelik bıçaklı fiilinden kendiliğinden son verdiği, eylemini sürdürmediği, net biçimde saptanmıştır. Sanık istemiş olsaydı evinin içinde ki maktule yönelik daha fazla bıçakla vurma imkanı varken buna tevessül etmemiştir. Bilakis maktulün kanının durdurulması konusundaki çabalara iştirak etmiştir. Sanık üniversite öğrencisidir. Öldürme gibi vahim bir eylemi arzu etmesi ve istemiş olması olayların gelişimi itibariyle mümkün görülmemiştir. Bilakis haksız zeminde bulunan kişiler maktul ve arkadaşlarıdır.
Yerel mahkemenin oluş ve kabulü, tarafımızdan benimsenmiş bulunmaktadır. Maktulde meydana gelen tek bir yaranın meydana getirdiği zararın ağırlığı itibariyle TCK"nun 3. maddesinde öngörülen “Fiilin ağırlığıyla orantılı ceza belirlenmesine ilişkin” hükmün olayda uygulanmaması, hak ve nefaset kurallarına uygun düşmemektedir. Dolayısıyla alt sınırdan aşılarak, fiilin ağırlığıyla orantılı bir cezanın teşdiden belirlenmesi gerekmektedir.
Sayın çoğunluğun eylemin Kasten Öldürme olarak vasıflandırmasına yönelik düşüncesi, bu sebeple paylaşılmamış ve iştirak edilmemiştir.
20/12/2017