1. Ceza Dairesi 2017/2067 E. , 2017/5205 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürmek
HÜKÜM : TCK.nun 81, 29, 53, 54, 63 maddeleri uyarınca 18 yıl hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
1- Sanık müdafiinin yasal süresindeki temyizinden sonra, sanığın cezaevinden gönderdiği 22.02.2017 ve müteakip tarihli dilekçeler ile kararın onanmasını istediği, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/02/2008 tarih ve 1-9/15 sayılı Kararı uyarınca sanığın bu istemi temyiz isteminden vazgeçme olarak kabul edildiğinden, CMUK.nun 317. maddesi uyarınca temyiz talebinin REDDİNE karar verilmiş, inceleme katılan ... vekilinin temyizi ile sınırlı olarak ve re"sen yapılmıştır.
2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ..."nin maktul ..."a yönelik kasten öldürme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, haksız tahrike ilişen cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde düzeltme nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, katılan ... vekilinin haksız tahrike yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle, sanık hakkında hak yoksunluklarına hükmedilirken yalnız TCK"nun 53/1 maddesinin uygulanmasına karar verilip maddenin 2. ve 3. fıkrasına yer verilmemesi yasaya aykırı ise de, bu aykırılık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasında yer alan 5237 sayılı TCK"nun 53/1 maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün
"Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek 5237 sayılı TCK"nun 53/1-2-3 maddelerinin tatbikine" şeklinde, değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, re"sen de temyize tabi hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, 20/12/2017 gününde Üyeler ... ve ..."nın karşı oyları ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, sanık ..."nin, maktul ..."u kasten öldürme eyleminin delillerin değerlendirilmesi sonrasında sübutunun varlığına ilişkin, Tokat Ağır Ceza Mahkemesinin tesbitine, sayın çoğunluk görüşü ile birlikte katılmaktayız.
Yerel Mahkeme ile kısmen aynı doğrultudaki sayın çoğunluk görüşünden ayrıldığımız nokta ise, olayda TCK.nun 29. maddesi Anlamında, doğrudan maktulden kaynaklanan haksız bir fiilin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Sayın çoğunluğun görüşü ise, olayda asgari oranda tahrikin bulunduğuna ilişkindir.
Sanık ... hakkında, Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 22/03/2013 gün ve 2013/557 nolu iddianamesiyle, kasten öldürme suçundan dolayı 5237 sayılı Yasanın 81/1, 53, 54, 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açılırken, aynı iddianame ile sanık Elif Yiğit hakkında da, yine TCK"nun 270/1, 62, 52. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile iddianame tanzim edilmiştir.
Sanık ..."in, gerek soruşturma, gerekse koğuşturma aşamalarında verdiği savunmaları, kendi içinde dahi çelişmekte, dosyaya yansıyan maddi delillerin ışığı altında, yeni savunmalar geliştirmekte, koğuşturmanın sonlarına doğruda, eylemi sanık Elif"in gerçekleştirdiğine, kendisinin suçu üstlendiğine dair yeni savunmalar ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Bu nedenle, savunmasına tek başına bütünsel olarak itibar etme olanağı bulunmadığından, dosyaya yansıyan maddi delillerin ve diğer beyanların, ışığı altında değerlendirme yapmak gerekmektedir. Suçun sübutuna ilişkin bu şekildeki değerlendirme, suç vasfına ve olayda tahrikin varlığının değerlendirilmesine ilişkin de yapılmalıdır.
Şöyle ki;
Sayın çoğunluk görüşüne göre, tahrikin varlığına dair, maktulün Elif ile ilgili ilişki isteğinde bulunduğu, aynı gün saat 23.00 sularında maktulün bahsi geçen eve geldiği, Cemalettin ve Elif"e yaşadıkları ilişki nedeniyle “ne halt ediyorsunuz” şeklinde tepki gösterdiği, Elif"i alıp İstanbul"a götürmeyi teklif ettiği gerekçe gösterilmektedir.
Oysaki, bu kabul, sanığın daha sonraları değiştirdiği veya geliştirdiği beyanlarından sadece bir tanesidir. Olayın sıcaklığı ile ilk aşamada dinlenilen diğer sanık Elif ise, beyanından aynen alıntı ile “.... Cemalettin ile yemek yedik. Daha sonra bir araba sesi duyduk. Özcan evin açık kapısından içeri girdi, Özcan"ın teyzesi olan ve Cemalettin"in hanımı olan Songül benim uzaktan hısmımdır. Ben otursun diye tahta iskemleyi kendisine verdim, ben yerde oturdum, Cemalettin de diğer tahta iskemleye oturdu aramızda konuşuyorduk. Özcan, bana alıp beni İstanbul"a götüreceğini söyledi, Cemalettin"e de, teyzesi ile evli olması nedeniyle kızdı. Siz ne halt çeviriyorsunuz diye bize çıkıştı, Bende sen büyüksün, affet bizi dedim. Sonra ikisi sigara içmek için odanın kapısının dışına çıktılar. O sırada iki defa silah sesi duydum. ...” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sanık Elif"in, mahkemece alınan raporunda, cezai sorumluluğunun tam olduğu belirtilirken, manipülasyona açık, ancak yalan söylemeyi beceremeyeceğine ilişkin ayrıca bir tespit de yapılmıştır. Bu tespit karşısında, sanık ..."in her aşamada geliştirdiği savunmalarından ziyade, sanık Elif"in olayın gelişimine ilişkin bu ifadesine daha çok itibar edilebileceği anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, sayın çoğunluğun kabulüne göre sanık ... ve maktul ..."ın olay günü Reşadiye ilçesinde karşılaşmaları, maktulün, sanıktan Elif ile ilgili ilişki isteğinde bulunduğunu varsaymamız halinde, akşam olay saatinde eve gelen maktule, sanık ..."in oturtup çay ikram etmesi, birlikte sigara içmek için dışarı çıkmaları, bu şekilde olağan davranması hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Kaldı ki, maktul Elif ile cinsel birliktelik istemiş olsa, bunu niye Elif"in birlikte yaşadığı sanığa söylesinde, kolaylıkla ve rahatça kandırabileceği Elif"e söylemesin. Bunun da izahı yapılabilmiş değildir.
Ayrıca, dosya kapsamında dinlenilen maktulün babası ... beyanında; oğlu Özcan eve gelmeyince, gelini Hüsne"ye sorduğunda, Özcan"ın, Cemalettin ile konuşmak için evden çıktığını, henüz dönmediğini söylerken, maktulün eşi Hüsne ise beyanında; aynen alıntı ile ".. Özcan"ın aracını tamire götürdüğünü, Reşadiye"ye dönerken, Cemalettin ile karşılaştıklarını, Cemalettin"in kendisi ile konuşmak için arabaya geldiğini, Özcan"ın bana anlattığına göre Cemalettin"in Özcan abi sana ulaşamadım. Seni kimseden soramadım. Konuşalım. Gece gel görüşelim. Ben zaten İstanbul"a döneceğim. Beni kurtar teyzenin yanına gideceğim demiş, zaten, o akşam Cemalettin ile konuşmak için gitme sebebi budur." şeklinde beyanda bulunmaktadır.
Maktulün otopsi raporunda, zygomatik alanda yakın atış mesafesinde mermi giriş deliği, sol meme başından girip, sırt alttan çıkan mermi ile sol topuk iç kısımdan girip, dış kısımdan çıkan mermi yaralarının ise atış mesafelerinin tesbit edilemediği toplam üç mermi yarası aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, sanığın maktule yakın mesafeden ateş ettiği de sabittir.
Belirtilen bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın maktulü kasten öldürdüğünün sabit olmasına karşın sayın çoğunluk görüşünde ve yerel mahkeme kararında belirtildiği şekilde (Ki, toplumunda kabul etmediği gibi, tarafların aileleri tarafından da tasvip edilmeyecek şekilde,) gayrimeşru zeminde on günlük bir dönemde birlikte yaşadığı Elif"e sarkıntılık yaptığı iddiası ile Cemalettin"in olayda tahrik altında kalarak bu suçu işlediğinin kabulü tarafımızdan benimsenmemiştir.
Bu nedenlerle; tüm aşamalarda, tamamen birbirinden farklı savunmalarda bulunan sanık ..."in beyanına kısmen itibar edilerek olayda asgaride olsa tahrik altında eylemini gerçekleştirdiğinin kabulü tarafımızdan benimsenmemiş olup, olayda 5237 sayılı Yasanın 29. maddesinin sanık lehine uygulanması yerinde olmadığı düşüncesi ile sayın çoğunluk görüşüne heyetimizin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.