4. Hukuk Dairesi 2015/6795 E. , 2016/5678 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... (.....) aleyhine 25/07/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/02/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili Avukat ... ..... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikâyet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, davalının davacılar hakkında ziynet eşyalarını çaldıkları gerekçesiyle şikayetçi olduğunu, ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda davacıların beraatine karar verildiğini, gerçekleşen bu durum karşısında davacıların kişilik haklarının zarar gördüğünü ve davalının şikayetinin hak arama özgürlüğü sınırları içerisinde değerlendirilemeyeceğini belirterek, uğranılan manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili ise, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının eyleminin hak arama özgürlüğü sınırları içerisinde değerlendirilemeyeceği ve şikâyetin haksız olduğu gerekçesi ile istemin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa"nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa"nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava dosyasının incelenmesinde, davalının davacılardan ... ve ..."ın oğlu, diğer davacıların ise kardeşi dava dışı ..... ile evli olduğu, şikayet tarihinden önce dava dışı ....."ın davalıyı kemik kırığı oluşacak şekilde darp etmesi nedeniyle tutuklandığı ve davalının hastanede tedavi gördüğü, hastaneden taburcu olan davalının dava dışı eski eşi ile oturduğu apartmanın üst katında ikamet eden babasının evinde kaldığı, davacıların davalı ile ....."ı barıştırmak amacıyla davalıyı ziyaret amacıyla evine gittikleri, evde davacıları davalının kızı ve kız kardeşinin karşıladığı, babasının evinde kalan davalının davacılar ile görüşmek istemediği, davacıların da davalının evinde bir müddet kaldıkları ve akşam saatlerinde de evden ayrıldıkları, davalının davacıların gitmesini müteakip balkonda barbekünün içine saklamış olduğu ziynet eşyalarının yerinde olmadığını gördüğü ve bunun üzerine davacılardan şüphelendiğini belirterek şikayetçi olduğu, açılan ceza davasında da davacıların mahkumiyetine yeterli delil olmadığı gerekçesi ile beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır
Şu durumda, davacıların davalı ile dava dışı eşinin müşterek evinde bir müddet yalnız kalmaları ve eşi ile arasında yaşanan olaylar nedeniyle davacılardan şüphelendiğini belirterek şikayetçi olmasında az da olsa emareler bulunduğu ve şikayet dilekçesi içeriğinde kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek ifadelerin bulunmadığı anlaşılmakla, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığı kabulü ile istemin reddi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan bahisle kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.