Esas No: 2016/162
Karar No: 2016/209
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/162 Esas 2016/209 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2016 / 162 KARAR NO : 2016 / 209 KARAR TR : 11.4.2016 |
ÖZET: Davacının taşınmazının bir bölümüne davalı idarelerce yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı anlaşıldığından; bu nedenle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
|
K A R A R
Davacı : B. İ.
Vekili : Av. Ali F. D. & Av. B.D.
Davalılar : 1- Milli Eğitim Bakanlığı
Vekilleri : Av. E. T.& Av. K. G. (Adli Yargıda)
Av. F. E. (İdari Yargıda)
2- Osmangazi Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. T. Y.
3- Bursa İl Özel İdaresi
Vekili : Av. Y. G.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Yunuseli Mah. 6570 ada 5 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu oluşmuş imar parseli olduğunu, imar uygulaması ile birlikte uzun yıllardan beri OKUL ALANI-YOL olarak planlandığını, ancak bu güne kadar tahsisi amacına uygun bir tesis kurulmadığı gibi kamulaştırması ya da tahsisi amacı dışına çıkarılması talebiyle idareye yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığını, imar planı değişikliği de yapılmadığını, dolayısıyla gayrimenkul üzerinde devamlılık arz eden bir hak ihlali gerçekleştiğini, mülkiyet hakkı süresinin belirsiz şekilde kısıtlandığını, çok uzun süredir kamu alanında yer alan ve uzun yıllar kamulaştırılmayan taşınmazda inşaat yapma imkanının kalmadığını, mülkiyet hakkının özüne uygun istifade imkanı bulunmadığını, ortada mülkiye kısıtlanmasına dayalı bir hukuki el atmanın mevcut olduğunu, bu durumun Yargıtay içtihatlarında açıklandığını, dava konusu taşınmaz için tazminat konusunda davalı idarelerin uzlaşmak istemediklerini, söz konusu taşınmazın Osmangazi Belediyesi sınırlan içerisinde yer aldığını, ana caddeye cepheli ve oldukça değerli olduğunu, bu taşınmaza davalı idarelerin kamulaştırma ya da acele kamulaştırma kararı almadan hukuki el atmasının haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, 7.800 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: 4.10.2012 gün ve E:2011/576, K:2012/605 sayılı kararı ile özetle; “Islah ta gözetilerek:
114.587.50 TL Kamulaştırmasız el atma tazminatının davalı İl Özel İdaresinden,
38.007.50 TL Kamulaştırmasız el atma tazminatının davalı Osmangazi Belediyesinden, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine,
Dava Konusu Bursa İli Osmangazi İlçesi Yunuseli Mahallesi 6570 ada 5 parsel de bilirkişi harita mühendisi B.B." ın 09/03/2012 tarihli krokisinde A harfi ile gösterilen 458,35 m2 lik bölümün davacı adından İPTALİ ile BURSA İL ÖZEL İDARESİ adına TESCİLİNE,
B harfi ile gösterilen 8,13 m2 lik bölümün davacı adından İPTALİ ile davalı OSMANGAZİ BELEDİYESİ adına KAYIT VE TESCİLİNE,
C harfli 95,94 m2 lik
D harfli 43,71 m2 lik
E harfli 4,25 m2 lik kısımların davacı adından İPTALİ ile YOL OLARAK TERKİNİNE,” şeklinde karar vermiştir.
İşbu karara karşı davalılar Bursa İl Özel İdaresi ve Osmangazi Belediye Başkanlığı vekillerince yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 28.3.2013 gün ve E:2012/26003, K:2013/5632 sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar vermiş, davalı İl Özel İdaresi vekilinin süresi içerisinde karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 10.10.2013 gün ve E:2013/12926, K:2013/17550 sayılı ilamı ile özetle; “2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6.maddesinde değişiklik yapan ve 11.6.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21.maddesi ile “kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.... açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.” hükmünün getirilmiş olduğu gözetildiğinde, vekalet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiğinden;
Mahkeme kararının açıklanan nedenle davalı Bursa İl Özel İdaresi vekilinin temyiz itirazı doğrultusunda BOZULMASINA,” şeklindeki gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: Yargıtay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 26.3.2014 gün ve E:2013/593, K:2014/162 sayılı kararı ile özetle; “1-Davanın kabulü ile
114.587.50 TL kamulaştırmasız el atma tazminatının davalı İl Özel İdaresinden,
38.007.50 TL kamulaştırmasız el atma tazminatının davalı Osmangazi Belediyesinden, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Dava konusu Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Yunuseli Mah. 6570 ada 5 parsel de Fen Bilirkişisi B. B.n"ın 09/03/2012 tarihli krokisinde (A) harfi ile gösterilen 458,35 m2 lik bölümü davacı adına olan tapu kaydının İPTALİ ile Bursa İl Özel İdaresi adına TAPUYA KAYIT VE TESCİLİNE,
(B) harfi ile gösterilen 8,13 m2 lik bölümün davacı adına olan tapu kaydının İPTALİ ile Osmangazi Belediyesi adına TAPUYA KAYIT V&TESCİLİNE,
(C) harfli 95,94 m2 lik,
(D) harfli 43,71 m2 lik ve (E) harfli 4,25 m2" lik kısımların davacı adına olan tapu kaydının İPTALİ ile YOL OLARAK TERKİNİNE,
3-İcra İflas Yasasının 28. maddesine göre kararın tapuya gönderilmesine
4-Alınması gereken 25.20 TL. Harcın peşin alman 9.064,14 TL Harçtan mahsubu ile bakiye 9.038,94 TL" nin hüküm kesinleştiğinde talep halinde 2.241,45 TL." sinin davacıya, 1.693,08 TL" sinin davalı Osmangazi Belediyesine, 5.104,41 TL" sinin davalı Bursa İl Özel İdaresine iadesine.
5-Av. Üc. Tar. Uyarınca takdir olunan 1.500,00 TL. Ücreti vekaletin davalı İl Özel İdaresinden, 1.500,00 TL ücreti vekaletin Osmangazi Belediyesinden alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından bu dava sebebiyle sarfedilen 25.20 TL. Peşin harcın tamamı ile dosya, tebligat, müzekkere, keşif ve bilirkişi ücretleri, yol giderinden ibaret toplam 1.058,65 TL. Yargılama giderinin 794,97 TL" sinin davalı İl Özel İdaresinden, 263,68 TL" sinin Osmangazi Belediyesinden alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya ve davalı İl Özel İdaresine ödenmesine.” şeklinde karar vermiş, davalılardan Milli Eğitim Bakanlığı vekilinin süresi içerisinde temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2.10.2014 gün ve E:2014/13311, K:2014/13787 sayılı ilamı ile özetle; “Her ne kadar Mahkemece Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin bozma ilamına dayanılarak karar verilmiş ise de; mahkemelerin görevine ilişkin hususlar kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir ve görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görevin, kazanılmış hak kuralının bir istisnası olduğu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 4.2.1959 tarih 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararında da belirtilmiştir.
Bu nedenlerle; davacı tarafın mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: Yargıtay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 5.3.2015 gün ve E:2015/5, K:2015/60 sayılı kararı ile özetle; davada idari yargı yerinin görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.
Bursa 3. İdare Mahkemesi: 10.12.2015 gün ve E:2015/574 sayı ile; “2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde; "İdari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları; kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı açılan davalar olarak sayılmış; idari yargının idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yapmakla görevli olduğu kurala bağlanmıştır.
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 14. maddesinde; "Olumsuz görev uyuşmazlığının, bulunduğunun ileri sürütebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir." hükmüne, 19. maddesinde; "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararma ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyalan Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmüne yer verilmiştir.
Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.
Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacılara ait taşınmazın bir kısmının yola dönüştürüldüğünün yapıldığı mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan raporda belirtilmiştir.
Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, taşınmazın bir kısmının yola dönüştürülmesi karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, benzer bir davada çıkan görev uyuşmazlığı nedeniyle verilen Uyuşmazlık Mahkemesinin 04.05.2015 tarih ve E:2015/310, K:2015/326 sayılı kararı da bu yöndedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasa"sının 15/1-a. maddesi uyarınca davada Mahkememizin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 19. maddesi uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılmak üzere Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, iş bu davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelenmesine” şeklinde karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 11.4.2016 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının taşınmazına, imar planında “Okulu Alanı ve Yol” olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 7.800,00 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemiyle açılmıştır.
Dava dosyalarında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; dava konusu Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Yunuseli Mah. 6570 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olduğu, söz konusu taşınmazın uygulama imar planında “Okul Alanı ve Yol” olarak ayrıldığı, adli yargıda yapılan keşif sonrası bilirkişi tarafından mahkemeye sunulan 9.3.2012 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “...Yunuseli Mah. 6570 ada 5 parsel numaralı 610,38 m2 yüzölçümlü parselin ekli krokide mavi boyalı A=458,35 m2 lik kısmının İLKÖĞRETİM ALANI’nda kaldığı, yeşil boyalı B=8,13 m2 lik kısmın PARK ALANI’nda kaldığı, sarı boyalı C=95,94 m2, D=43,71 m2 ve E=4,25 m2 lik kısımların İMAR YOLU alanında kaldığı, E harfi ile işaretli kısım mevcut yola kalbedilen (fiilen el atılan) kısım olduğu, bu kısmın imar yolu kapsamında kaldığı, taşınmaz üzerine plan amacına uygun ilköğretim tesisi ve park tesis yapılmadığı, bu amaçla taşınmazın bu kısımlarına fiili olarak el atmanın söz konusu olmadığı, ancak taşınmazın imar durumu nedeniyle taşınmazdan yararlanma hakkının kısıtlandığı ve inşaat yapmasının önlendiğini, (E) harfi ile gösterilen kısmın imar planında da yol kısmında kaldığından, bu kısma yapılan el atmanın kalıcı mahiyette ve kamuya tahsis amaçlı nitelikte olduğu,..” ifade edilmiştir.
Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, davalı Bakanlıkça, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.
Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.
Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, davalı idarece kamulaştırma yapılmaksızın taşınmazın bir kısmına yol yapmak suretiyle el atılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Bursa 3. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 5.3.2015 gün ve E:2015/5, K:2015/60 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 3. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 5.3.2015 gün, E:2015/5,K:2015/60 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.4.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.