15. Ceza Dairesi 2019/3778 E. , 2019/6304 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1-Sanık ... hakkında;
a-Nitelikli dolandırıcılık suçundan; beraat
b-TCK’nın 204/1, 43, 62,53 maddeler gereğince mahkumiyet
2-Sanık ... hakkında; nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından, beraat (ayrı ayrı)
Resmi belgede sahtecilik suçundan sanık ...’ın mahkumiyetine ilişkin hüküm katılan vekili ve sanık müdafii tarafından, nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık ...’ın beraatine ve nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanık ...’in beraatine ilişkin hükümler katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Şirket yetkilisi olan sanıkların bankadan kredi çektikten sonra teminat olarak borçlusu ... olan on adet bonoyu bankaya verdikleri, senet bedellerinin ödenmemesi üzerine bankanın icra takibine geçtiği, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, yapılan incelemede senetlerdeki imzanın keşideciye ait olmadığının belirlendiği, böylece sanıkların eylem ve fikir birliği içinde hareket etmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1-Sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükümleri ile resmi belgede sahtecilik suçundan sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/03/1998 tarih ve 6/ 8-69 E. K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikte davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı dikkate alınarak ve sanıkların, katılan bankaya olan borç nedeniyle suça konu bonoları verdiklerinin sabit olduğu ve her ne kadar sanık ... suça konu kredi sözleşmesini imzalamış ise de, sözleşmenin imzalanmasından sonra bankaya teslim edilen senetlerin sanık ... tarafından verildiğinin ispatlanamadığı, buna göre bu sanığın suçu işlediğine dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla bu gerekçelere dayanan kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı ve sahtecilik suçunun sanık ... tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, beraat hükümlerinin kanuna aykırı olduğuna ve eylemlerin suç teşkil ettiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları ile dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekili ve sanık müdafiinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarih, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nın “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, sanığın, aynı suç işleme kararıyla ve aynı anda düzenlenen senetlerle ilgili olarak tek bir suçtan hüküm kurulması gerekeceği, buna karşın, aynı suç işleme kararıyla fakat değişik zamanlarda düzenlenen senetlerle ilgili olarak yine tek bir resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulup, aynı Kanun"un 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümleri gereğince cezanın arttırılması gerektiği, farklı suç işleme kastının bulunduğunun ispatı halinde her bir eylemin ayrı bir suç oluşturacağı, bu hukuksal olgular ışığında somut olay incelendiğinde; sanığın, katılan bankaya, aynı anda verdiği on adet senet ile ilgili olarak, kullanılan senet sayısı da dikkate alınarak temel cezanın alt hadden uzaklaşılması suretiyle ve tek bir suçtan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkındaki cezanın, TCK’nın 43. maddesi gereğince arttırılması suretiyle fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 27/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.