11. Hukuk Dairesi 2016/1305 E. , 2017/1738 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/09/2015 tarih ve 2014/317-2015/681 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında öğrenci taşıma sözleşmesinin yapıldığını, yapılan sözleşmeye uygun hizmet vermediğinden sözleşme uyarınca davalıya ceza uygulandığını ve hakedişlerinden düşüldüğünü, bunun hukuka uygun olduğunu ileri sürerek davalı/alacaklı tarafından ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/4884 Esas sayılı dosyası ile yapılan takipte 28.135,85-TL. borçlu olmadığının tespitine ve %20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davacının dava ehliyetinin bulunmadığını, öğrencilerin sözleşmeye uygun olarak taşındığını, 150 öğrenci için 202 koltuk sunulduğunu, taşıma işi ile ilgili öğrencilerden ya da okullardan hiçbir şikayetin gelmediğini, işin bitimi sonrasında kati teminatın müvekkiline iade edildiğini buna rağmen davacı kurumun ihale süresinin bitiminden sonra rapor düzenlettiğini ileri sürerek davanın reddine ve %20"den aşağı olmamak üzere tazminatın davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; öğretim yılı boyunca hizmetin verilmesinde hiçbir aksaklığın yaşanmadığı, hiçbir inceleme yapmayan davacı/borçlu idarenin öğretim yılı bittikten sonra tek taraflı olarak inceleme yapması ve davalı/alacaklıya ceza uygulamasının sözleşmedeki düzenlemelere aykırı olduğu, davalının takip tarihi itibariyle 49.155,36 TL alacağının bulunduğu, bu alacağın muaccel ve likit olmadığı, davacı idarenin usulünce temerrüde düşürülmediği gerekçeleriyle davacı idarenin 28.135,85 TL yönünden borçlu bulunmadığına ilişkin talebinin reddine, menfi tespit talebinin kısmen kabulü ile davalı yüklenicinin 49.155,36 TL alacaklı olmasına rağmen hukuka aykırı takiple haksız ve fazladan tahsil ettiği anlaşılan 7.042,65 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Mahkemece verilen karar davacı vekili tarafından 24/11/2015 havale tarihli dilekçe ile temyiz edilmiş ise de, gerekçeli kararın davacı vekiline 20/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, kararın HUMK 432/1 maddesinde belirtilen 15 günlük yasal temyiz süresi geçtikten sonra temyiz edildiği anlaşılmıştır. HUMK 432/4. madde ve fıkrasına göre, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 gün, 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davacı vekilinin HUMK 432/4. maddesi uyarınca, temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere davalı alacaklının, icra takibinden önce davacıyı temerrüde düşürdüğünü kanıtlayamamış bulunmasına göre, davalı vekilinin icra takibinde talep edilip davacıdan tahsil edildiği anlaşılan 121,21 TL tutarındaki işlemiş faize ve münhasıran bu tutara ilişkin vekalet ücreti ile icra masrafına dair, aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3-Ancak, davalının takip tarihi itibariyle davacıdan 49.155,36 TL muaccel alacağı olduğu ve davacı borçlunun takip tarihi itibariyle temerrüde düşmüş sayılmakla, alacaklının bu tutardaki alacağı için takip tarihinden itibaren faiz talebinde bulunabileceği, öte yandan, takip talebinde de belirtildiği üzere alacaklı davalının toplam takip tutarı üzerinden hesapladığı vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin de borçlu davacıdan tahsilini talep ettiği nazara alınarak, davalı alacaklının münhasıran yukarıdaki (2) nolu bentte belirtilen tutara isabet eden icra masrafı ve vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilmiş olması halinde münhasıran bu tutarın davacıya iadesi yerine, davalı alacaklının işbu davada haklı çıktığı tutarı da içerecek şekilde icra masrafı ve vekalet ücretinin davacıya iadesine dair hüküm kurulması yerinde olmamıştır. Bu durumda, mahkemece, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle varsa istirdadı kabil tutarın hesaplatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, takip tarihi itibariyle davalının davacıdan muaccel alacağının bulunmadığı gibi olaya ve taraflar arasındaki sözleşmeye uymayan gerekçeyle, 7.042,65 TL"nin tümü bakımından istirdat hükmü kurulması doğru değildir. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulüyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.