Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2017/22764 Esas 2020/10675 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/22764
Karar No: 2020/10675
Karar Tarihi: 02.03.2020

Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2017/22764 Esas 2020/10675 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme, bir kişinin başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmasını suç olarak değerlendirirken, öncelikle failin gerçekte bir suç işlemesi gerektiğini belirtti. Suçun kasıtlı veya taksirli olması arasında fark yoktur, ancak kabahatler veya disiplin eylemleri bu madde kapsamında değerlendirilmez. Eğer fail gerçekte suç işlememişse, başkasının kimlik bilgilerini kullanma eylemi 268. maddedeki suçu oluşturmaz, ancak 206. maddesi kapsamında cezalandırılması gerekir. Kararda, kesinleşen beraat kararları karşısında sanığın \"işlediği bir suçtan\" söz edilemeyeceği belirtilerek, TCK'nın 268. maddesi kapsamındaki suç unsurlarının oluşmadığı ve sanığın TCK'nın 206. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, TCK'nın 268. ve 206. maddeleri detaylı ve açıklayıcı bir şekilde ele alınmıştır.
8. Ceza Dairesi         2017/22764 E.  ,  2020/10675 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    25.06.2019 tarih ve 2019/8-249 Esas ve 2019/499 Karar sayılı Ceza Genel Kurul kararında belirtildiği üzere; TCK"nın 268. maddedeki suçun oluşması için öncelikle, fail tarafından işlenen bir suçun bulunması gerekmektedir. Başka deyişle iftira suçunun aksine, bu madde bakımından gerçek bir suçun işlenmesi ve bu suçun faili ile 268. maddedeki eylemin failinin aynı kişi olması zorunludur.
    İşlenmiş olması gereken suçun kasıtlı veya taksirli suç olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Fakat, maddede yalnızca suçtan söz edilmekle, kabahatler veya disiplin eylemleri madde kapsamında değerlendirilmemektedir.
    Maddedeki ifade biçiminin hatalı olduğu söylenebilir ise de, mevcut düzenleme karşısında, failin gerçekte o suçu işlememiş bulunduğunun anlaşılması halinde, başkasının kimlik bilgilerini kullanma eyleminin 268. maddedeki suçu oluşturmadığını kabul etmek, kanunilik ilkesi bakımından zorunlu görülmektedir. Bu tür eylemlerde 206. maddenin uygulanması gereklidir.
    Hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından delil yetersizliğinden verilen ve kesinleşen beraat kararları karşısında hukuken sanığın işlediği bir suç bulunmadığının kabulünde zorunluluk bulunduğu halde kolluk görevlisine (düzenlenecek bir belgeye esas olarak) beyanda bulunurken, başkasına ait kimliği veya bilgileri kullanma eylemi 268. maddeyi değil 206. maddedeki suçu oluşturmaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında hırsızlık ve mala zarar verme suçlarının şüphelisi olarak yakalanması üzerine hakkında soruşturmaya başlandığı sırada kimliğini ... olarak beyan eden sanık hakkında hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından dava açıldığı, bu suçlardan beraat ettiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşılmakla; kesinleşen beraat kararları karşısında sanığın "işlediği bir suçtan" söz edilemeyeceği cihetle TCK"nın 268. maddesinde tanımlanan suçun unsurları oluşmayıp sanığın TCK"nın 206. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği halde yazılı gerekçe ile başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.