Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1900
Karar No: 2022/1532
Karar Tarihi: 01.03.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/1900 Esas 2022/1532 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/1900 E.  ,  2022/1532 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
    ...
    ...

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 03/12/2015 tarihinde verilen dilekçeyle asıl davada temliken tescil; karşı davada elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne; karşı davanın reddine dair verilen 15/11/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalılar vekili tarafından talep edilmiştir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kabulüne, kararın kaldırılmasına ve yeniden hüküm tesisine dair verilen kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

    KARAR

    1.DAVA
    1.1. Davacı-karşı davalılar vekili, tarafların kök murisi dedelerine ait ...,... parsel sayılı taşınmazın 1950’li yılların başında dedeleri tarafından müvekkillerinin amcası ...'a devredildiğini, 1970’li yılların başında ...’un yeğenlerinin mal edinmesi amacıyla dava konusu taşınmazda ev yapabileceklerini belirtmesi üzerine, müvekkillerinin dava konusu taşınmazda sınırları belirlendikten ev inşaatına başladığını ve o tarihten itibaren taşınmazda iyi niyetli zilyet olduklarını ileri sürerek, taşınmazın Türk Medeni Kanununun 724’üncü maddesi uyarınca müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    2.KARŞI DAVA-CEVAP
    2.1.Davalı-karşı davacılar vekili, temliken tescil isteme hakkının ancak yapı yapıldığı sıradaki taşınmazın maliki olan kişiye karşı sürülebilecek kişisel hak olması nedeni ile husumet itirazında bulunduklarını, kadastro çalışmalarının 1960 yıllarında gerçekleştiğini, davacı-karşı davalıların kötü niyetli olduğunu, taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilebilecek durumda bulunduklarını beyan ederek davanın reddini savunmuş ve dava konusu taşınmazın müvekkilleri adına kayıtlı olduğunu, davacı-karşı davalılar tarafından taşınmaza müdahalede bulunulduğunu belirterek davacı-karşı davalıların taşınmaza el atmasının önlenmesine, taşınmazın eski hale getirilmesine (üzerindeki yapının kal’ine) ve 1.000,00 TL ecrimisile hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
    3. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    3.1. İlk derece mahkemesince, asıl davanın kabulüne; karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
    4. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    4.1. Hükmün istinaf yolu ile incelenmesi davalı-karşı davacılar vekilince talep edilmiştir.
    4.2.Bölge adliye mahkemesince; zemin bedeli olan 99.400 TL üzerinden harç- vekalet ücreti alınması gerekirken toplam değer üzerinden karar verilmiş olmasının hatalı olduğu gerekçesiyle davalılar-karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne, Erzin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/11/2019 tarih ve 2015/449 Esas, 2019/287 sayılı Kararının ortadan kaldırılmasına, yeniden hükmün tesisine; esas davanın kabulüne, ...,... arsa vasıflı 5966 sayılı parselin davalılar-karşı davacılar adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacılar-karşı davalılar adına 1/2'şer hisse ile tesciline, depo edilen 99.400,00 TL arsa değerinin kararın kesinleşmesi halinde davalı-karşı davacılara tapu kaydındaki hisse oranlarında ödenmesine, karşı davanın şartları oluşmadığından reddine, esas davada alınması gereken (arsa bedeli olan 99.400 TL üzerinden) 6.790,01 TL karar ve ilam harcının peşin ve ıslahen alınan toplam 3.823,55 TL'nin mahsubu ile bakiye 2.966,46 TL harcın davalı-karşı davacı yandan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına karar verilmiştir.
    5. TEMYİZ
    5.1. Bölge adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    5.2. Temyiz Nedenleri:
    5.2.1.Davalı-karşı davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, temliken tescil koşullarının gerçekleşmediğini, davacı-karşı davalının iddialarının gerçek dışı olduğunu, binanın kadastro tespitinden önce yapılmasına rağmen kadastro tespitine itiraz edilmediğini, zeminin değerinin yapının değerinden yüksek olduğunu, aksi yönde tek bir rapor olduğunu, mahkemece bu rapora dayalı olarak hüküm tesis edilmesinin gerekçesinin açıklamadığını, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, kararın gerekçesiz olduğunu, ifrazın mümkün olup olmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadığını, karar ve ilam harcı ile vekalet ücretinin yüksek hesaplandığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davanın sağlığında murise karşı açılması gerektiğini, savunma hakkının kısıtlandığını, delillerinin irdelenmediğini, tanıkların dinlenmediğini, binanın kapladığı alan kadar iptale hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek ve re’sen gözetilecek sebeplerle kararın bozulmasını istemiştir.
    6. YARGITAY KARARI
    6.1.Asıl dava, Türk Medeni Kanununun 724’üncü maddesine dayalı temliken tescil; karşı dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, eski hale iade ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
    6.2.Türk Medeni Kanununun 684 ve 718’inci maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723 ve 724’üncü maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
    6.3.Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde malzeme sahibinin iyiniyetli olması yanında diğer bazı koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
    6.4.Türk Medeni Kanununun 724’üncü maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir.
    6.5.Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724’üncü maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
    6.6.a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
    6.7.Türk Medeni Kanununun 724’üncü maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin Türk Medeni Kanununun 3’üncü maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
    6.8.Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)
    6.9.İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
    6.10.b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır.
    6.11.Bu koşul dava tarihine ve objektif esaslara göre saptanmalı, fazlalık ilk bakışta da kolayca anlaşılmalıdır. İnşaatın kapsadığı alanın ifrazı kabil ise arsa değeri yalnız bu kısma göre, aksi halde tamamının değerine göre bulunmalıdır. İnşaatın kaldırılmasının arazi ve malzemeye vereceği zarar, kaldırılmasıyla malzeme sahibinin elde edeceği yarardan daha fazla ise inşaatın kaldırılması fahiş bir zarara yol açacaktır. (Objektif koşul)
    6.12.c) Üçüncü koşul ise yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
    6.13.Uygun bedel genellikle yapı için gerekli olan arsa miktarının dava tarihindeki gerçek değeri olarak kabul edilmekte ise de büyük bir taşınmazın bir kısmının devri gerektiğinde geri kalan kısmın bedelinde noksanlıklar meydana gelecekse, bunlar taşınmaza bağlı öteki zararlar da göz önünde bulundurularak hak ve yarar dengesi kurulması suretiyle hesaplattırılmalı, iptale konu zemin bedeli arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmeli, önceden ödenmiş bedel var ise bu miktar ödenecek bedelden mahsup edilmelidir.
    6.14.d) Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
    6.15.Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya içeriğinden, dava konusu 5966 parsel sayılı taşınmazın 1967 yılında yapılan kadastro tespitiyle çap ve tapu kayıtlarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalıların ise yapıyı 1970’li yıllarda yaptığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece, her ne kadar davacı-karşı davalıların iyi niyetli olduğu gerekçesiyle temliken tescil davasının kabulüne karar verilmiş ise de, çap kaydı oluşan taşınmazlar üzerine inşaat yapılması halinde iyiniyetin varlığı kabul edilemeyeceğinden, asıl davadaki temliken tescil isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    7.SONUÇ: Yukarıda 6.15’inci bentte açıklanan nedenlerle ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371’inci maddesi uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2’nci maddesi gereğince dosyanın Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 01.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi