Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/15990
Karar No: 2018/5729
Karar Tarihi: 23.05.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/15990 Esas 2018/5729 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/15990 E.  ,  2018/5729 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı, oğlu ..."ın davalıdan ... plakalı 22.000 TL bedelli ... marka ve ... plakalı 16.000 TL bedelli ... marka iki adet aracı satın aldığını, iki aracın toplam değerinin 38.000 TL olduğunu, araçların devredilerek teslim edildiğini, iki adet toplam 20.300 TL" lik bono imzaladığını ve ... Köyü 2325 parsel üzerine davalı lehine 55.000 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, davalının aynı borç için hem bono hem de ipotek aldığını ve takip başlatıldığını, bu takiplerin mükerrer olduğunu, toplam değerlerinin asıl alacak olarak 77.300 TL olduğunu oysa asıl borcun 38.000 TL olduğunu belirterek öncelikle her iki takibin durdurulmasına, bonolara dayalı ... 1.İcra Müdürlüğünün 2009/1034 Esas sayılı takibin davacı yönünden iptaline, ipoteğe dayalı aynı dairenin 2009/2427 sayılı takibin, iki araç bedeli, yasal faiz ve masraflar dışındaki kısmının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, taraflar arasında imzalanan oto ön satış sözleşmesi ile davacının yanında oğlu ...olduğu halde iki otomobil satış bedeli olan 59.920,00 TL"yi taksitler halinde ödemeyi kabul ettiğini, iki araç bedelinin 38.000,00 TL olduğu iddiasının doğru olmadığını, ipotek bedelinin faizsiz 55.000 TL, alacağın 16.10.2008 tarihi itibari ile 59.920 TL olduğunu, 55.000 TL "lik ipoteğin alacağın tamamını karşılamadığından davalının geri kalan alacağını kambiyo takibinden tahsil etme yolunu seçtiğini belirterek davanın reddine, takibin durdurulması kararının kaldırılmasına ve kötü niyetli davacının alacağın %40 oranında tazminat ödemesine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Anılan karar 13.Hukuk Dairesinin 2014/2377 Esas- 2014/37540 Karar sayılı ve 26.11.2014 tarihli kararı ile “ Taraflar arasındaki araç satışına ilişkin 16.10.2008 tarihli adi yazılı sözleşme, Karayolları Trafik Yasası"nın 20/D maddesine uygun resmi biçimde düzenlenmediği için geçersizdir. Geçersiz sözleşmeye dayanılarak taraflar ancak aldıklarını iade ile yükümlüdürler. O halde mahkemece, geçersiz sözleşme hükümleri uygulanarak taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken az yukarıda yazılı yanlış gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen 11.07.2017 tarihli son kararında; Yargıtayca her ne kadar geçersiz sözleşme olduğundan bahisle tarafların aldıklarını vermekle yükümlü olduklarından ötürü mahkememiz kararı bozulduysa da dosyanın incelenmesinde, davanın esası itibari ile menfi tespit davası olduğu, sebepsiz zenginleşme hükümlerinin menfi tespit davalarında uygulanamayacağı, kaldı ki tarafların geçersiz sözleşmeye dayanarak aldıklarının yargılama sırasında ellerinden çıkmış olması sebebi ile edimlerin iadesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
    Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde; mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla 26.11.2014 tarihli bozma ilam gereği yerine getirilecek şekilde geçersiz sözleşme hükümleri uygulanmak sureti ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi