MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

1- Sanığın, aralarındaki mevcut ticari ilişkiye istinaden alacağına karşılık katılan tarafından kendisine verilen ve daha sonra ödenmemesi nedeniyle başka çeklerle değiştirilmesine rağmen iade edilmeyen çeklerin keşide tarihlerinde tahrifat yapmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia olunduğu davada; sanığın savunmasında suçlamayı kabul etmeyerek katılandan alacaklı olduğunu, suça konu çeklerin alacağına karşılık kendisine verildiğini, ödenmemesi üzerine çeklerin ... adına keşide edilmiş çekler ile değiştirildiğini, bu çeklerin de ödenmemesi üzerine bu kez daha önce iade ettiği ... adına keşide edilmiş suça konu çeklerin keşide tarihleri değiştirilerek tekrar katılan tarafından kendisine verildiğini ifade etmesi, suça konu çeklere istinaden yapılan icra takibine itiraz edilmeyerek ödeme yapılması ve katılanın bozma sonrası beyanlarında, sanığa borcunun olması sebebiyle yapılan icra takiplerine itiraz etmediğini beyan etmesi ve ekspertiz raporuna göre, keşide tarihi bölümünde yazılı bulunan rakamların ve düzeltme imzalarının sanığın eli ürünü olduğuna dair bir kanaatte bulunulamaması, yine her ne kadar menfi veya müspet kesin bir kanaatte bulunmanın mümkün olmadığı belirtilmiş ise de, keşide tarihi bölümünde yazılı bazı rakamların tersimi itibariyle katılan ..."un mukayese rakamları arasında benzerlik görülmesi karşısında, tüm dosya kapsamından sanığın mahkumiyetine ve savunmasının aksine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delillerin bulunmadığı gözetilerek şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

2- Kabul ve uygulamaya göre de;
a) Katılanın aşamalarda sanığa borcu olduğunu ifade etmesi nazara alınarak, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK"nin 211. maddesinde öngörülen "bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla resmi belgede sahtecilik" suçunu oluşturup oluşturmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.