4. Hukuk Dairesi 2015/2365 E. , 2016/5643 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-karşı davalı ... vekili Avukat .. tarafından, davalı-karşı davacı ... aleyhine 13/05/2013 gününde, davalı-karşı davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davacı-karşı davalı ... aleyhine 11/07/2013 gününde verilen dilekçeler ile asıl davada manevi tazminat, karşı davada tespit istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 23/10/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 22/03/2016 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı-karşı davacı vekili Avukat .. ile karşı taraftan davacı-karşı davalı vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davalı-karşı davacının, karşı davaya yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalı karşı davacının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş, karar davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı-karşı davalı hakimlik mesleğinden emekli olduktan sonra avukatlık yapmak için .. başvuruda bulunduğunu, davalının .. hitaben verdiği 28 Kasım 2012 günlü dilekçe ile hakkında gerçeğe aykırı, soyut iddia ve ithamlarda bulunduğunu, söz konusu dilekçenin basına yansıması nedeniyle haberdar olduğunu beyan ederek kişilik haklarına yapılan haksız saldırı nedeniyle uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı-karşı davacı avukat olduğunu, davacının avukatlık mesleğine kabul için yaptığı başvuruya itiraz ettiğini, anayasal hakkını kullandığını, kendisi ile birlikte çok sayıda avukatın benzer dilekçeler verdiğini, davacının .. oy birliği ile aldığı karar uyarınca mesleğe kabul edilmediğini, kararın itirazen kaldırılmış olmasının kendisi yönünden bir sonuç doğurmayacağını bildirerek davanın reddine, karşı dava olarak .. hitaben verdiği dilekçenin bir hakkın kullanımı kapsamında kaldığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile .. TL manevi tazminat ödetilmesine, karşı dava yönünden ise dava açmakta hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz.
Somut olaya gelince, davacının emekli hakim, davalının ise avukat olduğu, davacının avukatlık yapmak için ... başvuruda bulunduğunu öğrenen davalı avukatın .. hitaben verdiği dilekçesinde “......"in .. hakimlik yaptığı dönemde avukat meslektaşlarımıza yönelik sergilemiş olduğu mesleğimizin saygınlığı ve onurunu aşağılayıcı, avukatın duruşma salonundaki konumunu ve sıfatını görmezden gelen hatta avukatların duruşma ve dava seyri hakkında mevcut yasal haklarını kısıtlayacak boyutlarda tutum ve davranışlar sergilemiştir. Görevi döneminde daha da ileri giderek kendisinden yaş olarak küçük ve stajyer avukat meslektaşlarımıza duruşma esnasında sesini bir çok kez yükselterek şahıslarını ve mesleki sıfatlarını küçük düşürmüştür. Kendisi hakkında tüm bu tutum ve davranışlarından dolayı meslektaşlarımız tarafından gerek .. gerekse .. defalarca şikayette bulunulmuştur. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu 5. maddesinin c bendinde belirtildiği üzere Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak mesleğe kabulde engel şartlardan sayılmıştır. Yukarıda arz ettiğim tüm bu sebepler tahtında ..."in Avukatlık mesleğine kabul talebinin reddedilmesine karar verilmesini talep ederim...” ifadelerinin yer aldığı görülmüştür. Davalı ile birlikte 176 avukatın daha aynı içerikteki dilekçeyi ... verdikleri, ... oy birliği ile aldığı karar ile davacıyı avukatlık mesleğine kabul etmediği, ... yapılan itiraz üzerine söz konusu kararın kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davalının .. hitaben verdiği dilekçenin Anayasal hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, davacının hakimlik yaptığı dönem içindeki avukatlara yönelik olumsuz gördüğü tutum ve davranışları nedeniyle avukatlık mesleğine kabul edilmemesi gerektiği yönündeki kişisel düşüncesini ifade ettiği, söz konusu ifadeler hoşa gitmese, sarsıcı, hatta rahatsız edici olsa dahi Anayasamızın 26. maddesi, .. 10. maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiği, kişisel değer yargısı niteliğindeki beyanların eleştiri sınırlarında kaldığının kabulü ile istemin tümden reddi yerine kısmen kabulü doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan asıl davaya ilişkin kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalı-karşı davacının karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve davalı-karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde duruşma avukatlık ücretini istemediğini belirttiğinden duruşma avukatlık ücretinin verilmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.