10. Hukuk Dairesi 2020/5689 E. , 2021/1026 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün ve muhtırada belirtilen eksikliklerin tamamlanmaması gerekçesiyle davacı tarafın temyiz başvurusundan vazgeçmiş sayılmasına ilişkin 20.12.2019 tarihli ek kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1) Ek kararın temyizi isteminin incelenmesinde;
6100 sayılı HMK"nın Harç ve Giderlerin Yatırılması başlıklı 344. maddesi; “İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” 366. maddesi ise; bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352 nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanır. Hükümlerini amirdir. Bu açık ifadeden de anlaşılacağı üzere hakim tarafından “temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için bir haftalık kesin süre” verilmesi ve ayrıca yazılı olarak “aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu” nun bildirilmesi gerekmektedir. Şayet, bu süre, yasada belirtilen usule uyulmadan ve yazılıp altı hakimce imzalanmadan verilmiş; eş söyleyişle, hakim tarafından usulünce verilmemişse geçerli bir bildirimin yapıldığından söz etmeye olanak yoktur. Mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalemin temyiz harcı veya giderini tamamlanması için temyiz edene süre vermesi usule aykırıdır ve mahkeme yazı işleri müdürünün veya kaleminin vermiş olduğu süre üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan taraf, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılamaz.
Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 22.07.2009 gün ve 2009/18-348 Esas sayılı kararında da bu husus açıkça ifade edilmiştir. İlgili kararda “Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434/3. maddesi çerçevesinde hakim kararı ile eksik harç ve giderlerin tamamlanması istemiyle ayrıca, bir muhtıra düzenlenmeli ve bu muhtırada, yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; buna yönelik olarak da ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma merci ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır. Bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.10.1969 gün ve 1969/2-417-719 sayılı kararında açıkça vurgulanmış; daha sonra verilen kararlarda kararlılıkla bu uygulama sürdürülmüştür (Hukuk Genel Kurulunun 19.02.1997 gün ve 1996/2-897 E. - 1997/86 K.; 13.04.2005 gün ve 2005/12-237 E. - 248 K.; 30.11.2005 gün ve 2005/5-634 E.-2005/680 K.; 09.05.2007 gün ve 2007/12-178 E.-249 K. sayılı Kararları). Nitekim doktrinde de aynı görüş benimsenmiştir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Bası, Cilt 5, Sayfa 4587 vd.).
Somut olayda; temyiz harçlarının dosyaya yatırılmasının ihtar edilerek davacı vekiline muhtıra tebliğ edildiği, 25.11.2019 tarihli muhtıra incelendiğinde tamamlanması gereken harcın belirtilen süre içerisinde “mahkeme veznesine” yatırılması değil, yer belirtilmeksizin “dosyamıza yatırılması” istenilmiş olup, Yasanın aradığı biçimde ihtar yapıldığı kabul edilemez. HGK’nın 2007/9-272 E., 2007/282 K. ve 16.05.2007 tarihli kararına göre de muhtıraya konu miktarın mahkeme veznesine değil de, dosyasına yatırılmak üzere çıkarılan muhtıra geçersizdir. Öte yandan, çıkarılan tebligat zarfı üzerine “bir haftalık kesin süre içinde mahkeme veznesine yatırılması, aksi halde temyiz isteminden vazgeçmiş sayılacağına karar verileceği” ne ilişkin şerh de düşülmemesi hatalı olup, eksik içerikli bildirimin hukuken geçerli kabul edilmesi mümkün olmayıp, hak kaybına yol açacak şekilde sonuç doğurması da kabul edilemez.
Açıklanan sebeplerle, eksik temyiz harcının ve gider avansının süresinde yatırılmadığı gerekçesiyle verilen 03.10.2019 tarihli temyiz talebinin reddine ilişkin 20.12.2019 tarihli ek kararın bozulmasına,
2-Davacı vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dava, davacının 01.10.1995-27.09.1999 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına karşı uyma kararı verilmek suretiyle yapılan yargılama neticesinde davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda; mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, bozmadan sonra yapılan yargılamada bozma gereği yerine getirilmeden, yine eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilerek karar verilmiştir.
Davacı tarafından dava dilekçesi ekinde 01.10.1995 ve 15.03.1999 tarihinde davalı işyerinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesi, davalı işyerine ait 1999/2 dönemine ait dönem bordrosu ve 01.10.1995 ilk işe giriş tarihli davacının kimlik bilgileri ile uyumlu bulunan, üzerinde yer alan sigorta sicil numarasının davacının sonraki çalışmalarında kullanıldığı anlaşılan sigorta sicil kartı sunulmuştur.
Bozma sonrası Mahkemece, 10.09.2015, 25.11.2015 ve 24/02/2016 tarihli müzekkereler ile kurumdan, davacının işe giriş bildirgesi eklenerek, davacıya ait olan işe giriş bildirge örneğinin renkli örneği, işe giriş bildirgesinin, hangi yılın hangi serilerinden olduğu, Kurum kayıtlarına intikal edip etmediği, hangi tarihte intikal ettiği, davacının işe giriş bildirgesindeki sicil numarasını halen kullanıp kullanmadığı hususlarında bilgi ve belgeleri istenmiş, 10.09.2015 tarihli müzekkereye cevap verilmediği, 25.11.2015 tarihli müzekkereye karşı kurum tarafından yazılan cevabi yazıda “istemiş olduğunuz belgeler yazımız ekinde gönderilmiştir.” denilerek sorulan hususlarda bilgi verilmediği ve davacının dava dilekçesi ekinde iki ayrı işe giriş bildirgesi sunduğu dikkate alınmadan kurum müzekkere cevabı yeterli görülerek sonuca gidilmesi hatalıdır.
Davalı işyerine ait sicil dosyası ve dönem bordroları ile davacıya ait sicil dosyası getirtilmeli, davalı işyerinden davacı adına işe giriş bildirgesi ya da dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerden herhangi birinin Kuruma verilip verilmediği hiçbir şüpheye mahal vermeyecek şekilde belirlenmeli, davacının sunduğu işe giriş bildirgelerinin Kurum kayıtlarına geçip geçmediği tam olarak tespit edilip saptanmalı, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, böylece talep edilen çalışma dönemine ilişkin hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği yeniden değerlendirilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönlerini amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.