Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1532
Karar No: 2019/9288
Karar Tarihi: 28.11.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/1532 Esas 2019/9288 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/1532 E.  ,  2019/9288 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddin karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Dava, 26.07.2008 tarihinde meydana gelen ve Kurum sigortalısı Seyit Ali Aşlar"ın yaralanması ile sonuçlanan iş kazası nedeniyle oluşan peşin sermaye değerli gelir ve tedavi masraflarından oluşan Kurum zararının tahsili talebine ilişkindir.
    II- CEVAP:
    Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III- MAHKEME KARARI:
    A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemece, “Davanın kabulüne, 1-Peşin değerli gelir olan Kurum zararı 46.432,09 TL"nin onay tarihinden, tedavi gideri olan 2.275,89 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalıdan alınarak davacı Kuruma ödenmesine” karar verilmiştir.
    İSTİNAF SEBEPLERİ:
    Davacı Kurum vekili istinaf dilekçesinde, davalı işverenin %100 oranında kusurlu olduğunu, 506 sayılı Kanunun 27. maddesi kapsamında da tümüyle kusurlu kabul edilmesi gerektiğini, zira iş kazasının süresinden sonra Kuruma bildirildiğini ileri sürmüştür.
    B- BAM KARARI
    "1-Davacı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE," karar verilmiştir.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı Kurum vekili, davalı işveren şirketin % 100 kusur oranı üzerinden sorumlu tutulması gerektiğini belirterek, Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulması talep edilmiştir.
    IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1-Rücu davaları kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 506 sayılı Kanunun 26. maddesi ve olay tarihinde yürürlükte bulunan 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
    Sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporları ile ulaşılan sonuçlar, rücu davasında Kurumun taraf olmaması nedeniyle bağlayıcı nitelikte bulunmamakta ise de işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde güçlü delil olarak kabul edilmektedir.
    Dosya kapsamında alınan 17.08.2015 tarihli kusur raporunda, işveren şirkete %70 oranında, sigotalıya %40 oranında kusur izafe edilmiş olup, dava konusu iş kazasına ilişkin Kurum tarafından düzenlenen 24.02.2011 tarihli müfettiş raporunda işveren şirketin %50 oranında, sigotalının ise %50 oranında kusurlu olduğu tespiti yapıldığı ve raporlar arasında çelişki meydana geldiği görülmekle, iş kazası sonucu açılan ve henüz kesinleşmediği anlaşılan tazminat dosyası kapsamında alınan raporlar da gözetilip, çelişkiyi giderecek şekilde yeni rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
    2-Mahkemece davalıların kusur ve sorumluluk durumları ayrıştırılmadan 506 sayılı Yasa’nın 10. maddesi kapsamında tüm davalıların sorumlu tutulması suretiyle karar verildiği anlaşılmıştır.
    İş kazasının vuku bulduğu tarihte yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 9. maddesi ile, “İşveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır.” hükmü getirilmiş, anılan Yasa’nın 10. maddesinde de, “Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde Kuruma bildirilmemesi halinde bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tesbit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde ilgililerin sigorta yardımları Kurumca sağlanır.
    Sigortalı çalıştırmaya başlandığı Kuruma bildirilmiş veya bu husus Kurumca tespit edilmiş olmakla beraber, yeniden işe alınan sigortalılardan, süresi içinde Kuruma bildirilmeyenler için de, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde gerekli sigorta yardımları kurumca sağlanır.
    Ancak, yukarıdaki fıkralarda belirtilen sigorta olayları için Kurumca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile, gelir bağlanırsa bu gelirlerin 22’nci maddede sözü geçen tarifeye göre hesap edilecek sermaye değerleri tutarı, 26’ncı maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Davalı işverenin 506 sayılı Kanun’un 10. maddesine göre sorumluluğu; kusursuzluk ilkesine dayanır. İş kazasında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemişse, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarından 10. maddeye göre sorumlu tutulması gerekir.
    İşverenin, 506 sayılı Yasa’nın 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesi konusuna çözüm getiren, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.03.1995 T., 1994/800 E., 1995/166 K. sayılı ilamında “...Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tazminat (tavan) miktarını önce kusur durumunu hiç gözetmeksizin belirlemek ve belirlenen tazminat miktarını geçmemek üzere davalının olaydaki kusursuzluğu dikkate alınarak Borçlar Kanunu’nun 43 ve 44. maddeleri uygulanarak varılacak sonuç uyarınca rücu alacağına hükmetme...” gereği öngörülmüş olup; işverenin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde, kendisinin kusurlu olup olmaması etkili bulunmakta, işverenin kusursuz bulunduğu durumlarda, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı olarak ortaya çıkan tazminat tavanından, Borçlar Kanunu"nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca, %50"den aşağı olmamak üzere indirim yapılarak, işverenin sorumlu olduğu tazminat tutarının belirlenmesi gerekmektedir.
    İşverenin, 506 sayılı Kanun’un 26. maddesi yanında 10. maddesi uyarınca da sorumlu tutulması gerektiğinin tespiti halinde ise, işverenin %100 kusurlu olduğu kabul edilerek, hesaplanacak maddi tazminat miktarından, Borçlar Kanunu’nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50’sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
    İncelemeye konu somut olayda davalı işveren yönünden 506 sayılı Yasa’nın kusursuzluk ilkesine dayanan 10. ve kusur sorumluluğuna dayanan 26. maddeleri kapsamında sorumlu olduğu belirgin olmakla birlikte diğer davalılar açısından anılan Yasa’nın 10. maddesi kapsamında sorumlu olup olmayacakları hususunda mahkemece değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
    Açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi