23. Hukuk Dairesi 2015/5110 E. , 2016/1712 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı ... ... yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalıların aldıkları kredi borcunu ödememeleri üzerine, haklarında 1.611,00 TL asıl alacak ve 53,00 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 1.664,00 TL"nin tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğü"nün 2002/66 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalılardan ..."ın bu borcun 270,00 TL ana para kısmına ve 53,00 TL"lik faiz kısmına itirazda bulunmadığını, kalan kısma itiraz ettiğini, diğer davalıların ise takibin tamamına itiraz ettiklerini, icra takibine yönelik itirazların haksız olduğunu ileri sürerek, davalı ..."ın borcun 1.288,00 TL"lik kısmına, diğer davalıların ise tamamına yönelik itirazlarının iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiş, daha sonra davayı alacak davası olarak ıslah etmiştir.
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, İİK"nın 67/1. maddesi hükmüne dayalı olarak, hak düşürücü sürenin dolmasından sonra davanın açıldığı, buna göre bu davanın hukuken hiç var olmadığı ve bu nedenle de ıslah ile alacak davasına dönüştürülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin 20.10.2005 tarih ve 2004/12320 E, 2005/10042 K sayılı ilamıyla, tahkikat bitene kadar davanın tamamen ıslah edilmesinin mümkün olduğu, HUMK"nın 88. maddesi hükmüne göre davanın tamamen ıslah edilmesi durumunda davacı tarafın yeni bir dava dilekçesi sunmak üzere 3 günlük süre hakkına sahip bulunduğu, somut olayda, mahkemece tahkikatın bittiği tefhim edilmeden, davacı vekilince davanın tamamen ıslahı talebinde bulunulduğu ve yeni bir dava dilekçesi sunmak üzere üç günlük süre talep edildiği, davada, başlangıçta, hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddi olanağı bulunduğu halde mahkemece bunun yapılmadığı, bu durumda davanın ıslah ile alacak davasına dönüştürülemeyeceği gerekçesiyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, o halde, davacı vekilinin talebi doğrultusunda, HUMK"nın 88. maddesi gereğince yeni bir dava dilekçesi sunulması için üç günlük süre beklenerek, sonucuna göre davanın neticelendirilmesi gerektiği belirtilerek, davacı yararına bozulmuştur.
.../...
S.2
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalılardan ..."ın 26.07.1999 tarihli borç senedi ile davacı kooperatiften 270,00 TL kredi aldığı, borç senedinde ana para miktarının 270,00 TL, kredi faiz tutarının 57,92 TL olmak üzere toplam borç miktarının 327,92 TL olarak gösterildiği, ayrıca borcun en geç 01.11.1999 tarihine kadar ürün teslim edilmesi suretiyle ödeneceğinin ve vade tarihine kadar ürün teslimi ya da nakit ödenmesi veya vadesinde ödenmemesi ihtimallerine göre çeşitli faiz oranları kararlaştırıldığı, yine vade tarihine kadar hesaplanacak faizlerin ana paraya eklenmek suretiyle kapatilize edildiği, söz konusu borç senedinde diğer davalıların da müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldıkları, borcun vadesinde ödenmediği, kapatilize edilmiş borcun 327,33 TL olduğu, vade tarihinden takip tarihine kadar yıllık %120 oranı üzerinden işlemiş faiz miktarının 927,44 TL olduğu, takip tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faiz miktarının ise 482,27 TL olduğu, bu durumda dava tarihi itibariyle toplam alacağın 1.737,31 TL olarak hesaplandığı, ancak davacının icra takibinde toplam 1.611,00 TL asıl alacak talebinde bulunduğu, davalı asıl borçlu ..."ın bu meblağdan sorumlu olduğu, davalı kefillerin ise 327,33 TL asıl alacak ile takip tarihinden dava tarihine kadar işlemiş bulunan 482,27 TL işlemiş faizi olmak üzere 809,59 TL"den sorumlu oldukları gerekçesiyle, davalı ... yönünden dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak, asıl alacak miktarı 327,33 TL ve dava tarihine kadar işlemiş faiz miktarı 1.283,67 TL olmak üzere toplam 1.611,00 TL"nin dava tarihi olan 14.05.2003 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %120 oranındaki temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalılar ... ve ..."ın sorumluluklarının, asıl alacak miktarı 327,33 TL ve icra takip tarihinden dava tarihine kadar işlemiş 482,26 TL faizi olmak üzere toplam 809,59 TL olarak sınırlandırılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı ..."ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, alacak istemine ilişkindir.
Davacı taraf, 26.07.1999 tarihli senede dayalı olarak davalı hakkında 1.611,00 TL asıl alacak ve 53,00 TL işlemiş faiz olmak üzere, 1.664,00 TL"nin tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğü"nün 2002/66 E. sayılı icra dosyasında icra takibi başlatmış, davalı ..., icra dosyasına sunduğu 13.03.2002 havale tarihli dilekçesinde, asıl alacağın 270,00 TL"lik kısmı ile 53,00 TL tutarındaki işlemiş faizi kabul ettiğini belirterek, borca kısmen itiraz etmiştir. Davacı tarafın, davalı ..."ın itiraz etmemesi nedeniyle kesinleşen tutarlar ile ilgili ayrıca alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davalı ..."ın 2002/66 E. sayılı icra takibinde kabul ettiği tutarlar yönünden, işbu davanın, HMK"nın 114/1-h ve 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak, icra takibine konu tutarın tamamı üzerinden hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, mahkemece bozma üzerine karar verildikten sonra; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama .../...
Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesinde aynen, “Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76. faize ilişkin 88. temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faiz oranı hakkında akdi faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
YHGK"nın 15.04.2015 tarih ve 23-1758 E., 2015/1190 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, bu düzenleme ile kanun koyucu sözleşme ile kararlaştırılsa dahi aşırı oranlarla belirlenen faizin önüne geçmek istemiş ve bunu kamu yararı gerekçesiyle sınırlamak yoluna gitmiştir. Bu düzenleme ile kanun koyucu açıkça aşırı faizin önüne geçmek yönündeki iradesini, derdest davalara da yansıtmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK ile YHGK"nın 07.03.2012 tarih ve 2011/19 - 799 E., 2012/128 K. sayılı ilamı bu yöndedir.)
O halde, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, itiraza uğrayan asıl alacak, işlemiş faiz oranı ve işlemiş faiz miktarı ile işleyecek faiz oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre işbu alacak davası hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ..."ın diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.