10. Ceza Dairesi 2018/3638 E. , 2018/6808 K.
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı"nın, 20/06/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...’un mahkûmiyetine ilişkin İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/06/2016 tarihli ve 2016/413 esas, 2016/491 sayılı kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 29/06/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanığın 06/09/2007 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına dair İzmir 10. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 13/03/2008 tarihli ve 2008/478 esas, 2008/185 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip infazına başlandığı
2- Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının ihbar edilmesi üzerine, yargılamaya devam edilerek İzmir 10. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 22/01/2009 tarihli ve 2008/2988 esas, 2009/41 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1. maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
3- Sanığın hükmü temyiz etmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi"nin 24/03/2016 tarihli ve 2015/2538 esas, 2016/2754 karar sayılı ilâmı ile hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler kapsamında sanık hakkında şartları varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya düşme kararı verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulduğu,
4- Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/06/2016 tarihli ve 2016/413 esas, 2016/491 sayılı kararı ile sanık hakkında 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler kapsamında “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” veya “düşme” kararı verilmesinin koşulları bulunmadığı tespit edilerek, sanığın TCK’nın 191/1, 192/3 ve 52. maddeleri uyarınca 3.600 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Dosya kapsamına göre, her ne kadar Yargıtay 9.Ceza Dairesinin 24/03/2016 tarihli ve 2015/2538 esas, 2016/2754 karar sayılı bozma ilâmı sonrası mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle yargılamaya devam olunmuş ise de anılan bozma gereklerine aykırı olarak; sanık hakkında müsnet suçtan yapılan kovuşturma sırasında, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesinin 5. fıkrasında yer alan, “ Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki düzenleme uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/8. Maddesi gereğince "davanın düşmesine" karar verileceği açık hükmü gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İzmir 31.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/06/2016 tarihli ve 2016/413 esas, 2016/491 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sırasında, sanık hakkında bozma öncesi aşamada tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanıp da sanığın bu tedbiri ihlal etmiş olmasından dolayı sanığın durumunun 6545 sayılı Kanun ile değişik 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/3. maddesi kapsamında kaldığı, aynı Kanun’un 7/2. maddesi hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yasal imkan bulunmadığı tespit edilerek aynı Kanun"un 7/3. maddesine göre hüküm kurulduğu,
Ayrıca, yine mahkemece yapılan araştırmaya ve dosya kapsamında mevcut belgeler ile adli sicil kaydına göre hükümlünün bu suçu, daha önce işlediği başka bir suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş olmadığının da tespit edilmiş olduğu, bu nedenle 6545 sayılı Kanun ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi kapsamında “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ve aynı maddenin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki düzenleme uygulanmak suretiyle “davanın düşmesine” karar verilmesi koşullarının da bulunmadığı,
Anlaşıldığından, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlerle, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmediğinden; sanığın mahkûmiyetine ilişkin İzmir 31.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/06/2016 tarihli ve 2016/413 esas, 2016/491 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 08.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.