Esas No: 2015/2992
Karar No: 2015/4731
Karar Tarihi: 18.06.2015
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/2992 Esas 2015/4731 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kayıt kabul davası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve müflis davalı şirket iflas idaresi memurları vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili banka tarafından dava dışı borçlu ... A.Ş. ile 11.03.2008 tarihli 1.500.000 USD bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşmeyi borçlu...Şti."nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imza ettiğini,daha sonra müvekkili banka ile ... A.Ş. arasında sendikasyon kredileri kullandırımına bağlı Konsorsiyum Sözleşmesi imzalandığını ve buna dayalı olarak 07.04.2008 tarihli 11.000.000,00 EURO bedelli genel kredi sözleşmesi düzenlenip kredi kullandırıldığını, borçlu ...Şti."nin bunu da müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imza ettiğini,borçluların borçlarını ödememeleri üzerine noter vasıtası ile ihtarname gönderildiğini,ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlu müflis şirket aleyhine Kocaeli 5.İcra Müdürlüğü"nün 2010/662 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, müflis firmadan olan alacağının ... 2.İcra Müdürlüğü"nün 2010/2 İflas sayılı dosyasına kaydedildiğini, ancak iflas idare heyetinin alacaklarını haksız olarak reddettiğini ileri sürerek, müvekkilinin 10.000.000 Euro karşılığı 20.342.000,00 TL ve 397.672,00 TL"nin masaya kayıt ve kabulünü talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, kısmen benimsenen 07.10.2013 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; temerrüt tarihindeki asıl alacak tutarının 192.680,77 TL olduğu, temerrüt tarihinden iflas tarihine kadar olan 241 günlük süre için %72 oranı ile temerrüt faizi hesabı yapılarak 92.872,13 TL işlemiş faiz hesabı , 4643,61 TL BSMV hesabı ile toplam 290.196,51 TL alacak hesaplandığı, hesaplamanın sözleşme ve Borçlar Kanunu"nun kefalet hükümlerine uygun olduğundan hükme esas alındığı, davacının 147 adet çek için depo talebinde bulunduğu, bilirkişilerin bu talebe yönelik 73.500,00 TL"nin faiz getirmeyen bir hesapta bloke edilmesi gerektiği yönündeki görüşlerine bağlı kalınmadığı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26.03.2013 tarih ve 1358 E,1891 K. sayılı emsal ilamında çek asıllarının muhatap bankaya teslim edilmesi vakıasının davacı lehine hak doğuracağının açık olduğu, bu durumda, davacının 10. madde kapsamında sorumluluk bedelinin kayıt ve kabulünü talep edebilmesi için çek asıllarının hamiller tarafından muhatap bankaya teslim edildiğini kanıtlaması gerektiği, çek asıllarının hamillerce bankaya bırakılarak kısmi ödemenin talep edilmesi halinde bankanın ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu şartların oluşmaması durumunda ise ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı ve doğmadığının gözetilmesi gerektiği, bu sorumluluğun bankanın şahsî sorumluluğu niteliğinde olduğu, ödeme yükümlülüğünün bankaya yasayla verildiğine göre bu borcun bankanın borcu olduğu, keşideci davalı ile banka arasındaki sözleşmede açık bir düzenleme bulunmaması halinde davacının davalı keşideciye rücû imkânı bulunmadığı, kredi sözleşmesinde rücua ilişkin bir düzenleme bulunduğunun da iddia ve ispat edilmediği, davacı muhatap bankanın, hesap sahibi davalıdan, hamillere karşı sorumlulukla ilgili 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde çeklerin ibraz edilmesi halinde ödemek zorunda kalacağı iddiasıyla, sorumluluk miktarının taliki şarta bağlı alacak olarak kayıt ve kabul isteminde bulunduğu, davada iddia edilen anılan riskin iflas tarihinden önce doğup doğmadığı, doğmamış ise doğma olasılığının bulunup bulunmadığı üzerinde durulması gerektiği, çeklerin müflis şirketin iflas tarihi olan 20.07.2010 tarihi ya da öncesi itibariyle şirket yetkilileri tarafından keşide edildiği varsayıldığında ileride ibraz edilmeleri halinde ibraz süreleri geçmiş olacağından davacı bankanın ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı, çeklerin iflas tarihinden önce, ancak ileri bir tarih atılarak keşide edildiğinin varsayılması halinde de iflasla birlikte şirket yetkililerinin temsil yetkileri kalmayacağından ileride bu çeklerin ibrazı halinde, yetkisiz kişiler tarafından imzalanmış çekleri, davacı Bankanın ödemesinin söz konusu olmayacağı, sonuç olarak davacı Bankanın karşılıksız çıkma ihtimali bulunduğunu ileri sürdüğü çeklerden dolayı herhangi bir riskinin bulunmadığı, doğmamış ve doğma olasılığı bulunmayan bir sorumluluktan bahisle masaya alacak kaydı talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile depo talebinin yerinde olmadığına karar verdiği, bankaya ibraz edilmemiş ve banka tarafından karşılıksız olması halinde ibraz edene ödeme yapılmamış çeklerden dolayı çek bedelinin depo edilmesi gerektiğine ,kefilin de depo talebinden sorumlu olduğuna ilişkin açık bir sözleşme maddesi olmadığı, riskin tek başına borcun doğumu nedenlerinden olamayacağından talebin reddi gerektiği, çeklerin iflas tarihinden önce şirket yetkilileri tarafından keşide edildiği varsayıldığında, ileride ibraz edilmeleri halinde ibraz sürelerinin geçmiş olacağından, davacı bankanın ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı, çeklerin iflas tarihinden önce ileri tarih atılarak keşide edildiğinin varsayılması halinde, iflasla birlikte şirket yetkililerinin temsil yetkileri kalmayacağından, ileride bu çeklerin ibraz edilmesi halinde yetkisiz kişiler tarafından imzalanmış çekleri davacı bankanın ödemesinin söz konusu olmayacağı gerekçesiyle, 10.000,00 Euro karşılığı Türk Lirasının masaya kaydını talebinin yargılama sırasında bu miktar para alacağının dava dışı ,,,tarafından ödendiğinden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,147 adet çek bakımından talebin reddine, toplam 290.196,51 TL"nin iflas masasına kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve müflis davalı şirket iflas idaresi memurları temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, müflis davalı şirket iflas idaresi memurlarının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir. Mahkemece, hükme esas alınan 07.10.2013 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda, hesap kat tarihi olan 31.07.2009 tarihi itibariyle alacak tutarı 198.507,32 TL olarak hesaplanmıştır.Davacı, iflas masasına verdiği 12.07.2010 tarihli başvurusunda, 31.07.2009 tarihi itibariyle ana para alacağının 199.195,02 TL olduğunu belirterek, kayıt kabul başvurusunda bulunmuştur.Bu durumda mahkemece, kayıt kabul başvurusu sırasında, takibe dayalı olarak talepte bulunulmadığı, takip talepnamesinde istememiş olduğu alacağı, kayıt kabul başvurusu sırasında talep edebileceği gözetilerek, hesap kat tarihi itibariyle borcun 198.507,32 TL olduğu dikkate alınarak, davacının iflas tarihi itibariyle alacağının ulaştığı miktarın belirlenmesi için ek rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, icra takibinde talep edilen miktarı esas alarak alacağı belirleyen bilirkişi raporunun esas alınması suretiyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, çek bir ödeme vasıtasıdır. Yasa koyucu çeki para gibi bir ödeme vasıtası olarak düşündüğü için dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın "Vade" başlıklı 707/1. maddesinde "Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir." hükmünü getirmiştir.
Vade kaydının geçersiz olmasına karşılık Türk Ticaret Kanunu, çeke ileri bir tarihin keşide tarihi olarak konulmasını geçerli saymıştır. TTK"nın 707/2. maddesine göre keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir. Fıkradan açıkça anlaşıldığı gibi, keşide (ihdas) tarihi olarak ileri bir tarih konabilecek; ancak bu ileri tarih çekin hemen ibraz edilerek ödenmesini engellemeyecektir. Çeke ihdas tarihi olarak ileri bir tarihin konmasında amaç, TTK"nın 708. maddesinde yer alan ibraz süresini uzatmaktan ibarettir. Bu maddeye göre ibraz süresi ile ilgili müddetler çekte keşide günü olarak gösterilen tarihten itibaren işler. Örneğin 10 günlük ibraz süresi, 15 gün sonraki keşide tarihi taşıyan bir çekte 25 güne çıkmış olmaktadır. Bir ödeme vasıtası olarak düşünülmesine rağmen, bu dönemde de uygulamada çeke bir bononun fonksiyonunun gördürüldüğü, yaygın şekilde çekin ileriki tarihli olarak düzenlendiği görülmektedir.
20.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 3/8. maddesi "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanunu"nun 707. maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çek ile ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır." hükmünü içermektedir. Bu düzenlemenin dayandırıldığı gerekçede, “ileri düzenleme tarihli çek”in üzerinde yer alan tarihten önce, bankaya ibraz edilmesi ve karşılığının kısmen veya tamamen bulunmaması hâlinde, söz konusu çekle ilgili olarak karşılıksızdır işleminin ve hukukî takip yapılmasının önüne geçilmesinin amaçlandığı belirtilmiş; ileri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak kambiyo senetlerine özgü hukukî takip yoluna başvurulabilmesi için üzerinde yazılı düzenleme tarihi itibarıyla kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve bu Kanun hükümlerine göre "karşılıksızdır" işlemine tabi tutulmasının zorunlu olduğu ifade edilmiştir. Kanunkoyucu bu düzenleme ile yetinmemiş, 5941 sayılı Kanun"un geçici 1/5 maddesinde “31.12.2011 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” şeklinde bir geçiş hükmüne de yer vermiştir. Söz konusu düzenlemeye göre; 31.12.2011 tarihinden sonra ileri düzenleme tarihli bir çek, üzerinde yazılı bulunan keşide tarihinden önceki bir tarihte karşılığı tahsil edilmek amacıyla bankaya ibraz edildiğinde, şayet hesapta para bulunuyorsa, ibraz eden hamile çekin karşılığı ödenecektir. Buna karşılık, hesapta para mevcut değilse, bu çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmayacak ve hukukî takibe geçilemeyecektir. Zira hukukî takip yoluna gidilebilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şartı aranmaktadır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK"nın 795/1. maddesi "Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir." hükmünü, aynı maddenin 2. fıkrası ise "Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir." hükmünü içermektedir. Anılan son düzenleme ve 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 3/8. maddesi ileri düzenleme tarihli çeke imkan vermiş ve fakat Çek Kanunu"nun 31.01.2012 tarih ve 6273 sayılı Kanun ile değişik geçici 3/5. maddesi ile 31.12.2017 tarihine kadar keşide tarihinden önce bankaya ibrazın geçersiz olduğu şeklinde getirilen düzenleme ile ileri düzenleme tarihli çekin ibrazına bu tarihten önce izin verilmemiştir.
5941 sayılı Çek Kanunu"nun 3/8. maddesine göre ileri tarihli çeklerde TTK 707. maddesi uyarınca keşide tarihinden önce de çek ibrazında karşılığı varsa ibraz tarihi de belirtilerek tam veya kısmi karşılık ödenecektir. Keşide tarihinden önce çekin kısmen karşılığı varsa hamil dilerse kısmi karşılığı alacak; o takdirde çekin aslını bankaya bırakacak; fotokopisi kendisine verilecek; almak istemez ise, çekin aslı hamile verilecek; fotokopisi bankada kalacaktır. Kısmen ya da tamamen karşılıksız çıkan çekin daha sonra ödenmesi için keşide tarihinde veya daha sonra yasal ibraz süresi içinde -10 gün veya 1 ay- mutlaka ikinci defa ibrazı ve gerekli işlemlerinin yapılması gerekecektir.
Bankanın yasal ödeme yükümlülüğü karşılıksız ya da kısmen karşılıklı çekin, keşide tarihinden sonra bankaya yeniden ibrazı ve karşılıksız ya da kısmi karşılıksız işlemi yapılması halinde doğacaktır.
5941 sayılı Kanun"un 3. maddesi uyarınca, muhatap bankanın ibraz edilen her çek yaprağı için ibraz eden hamile karşılığının tamamen ya da kısmen bulunması halinde, hükümde belirtilen miktarını ödemekle yükümlüdür. Bu husus hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdi kredi sözleşmesi hükmündedir. Anılan Kanun"un 3/son maddesinde "(Ek fıkra: 31/01/2012-6273 S.K/2. md.) Çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi halinde, muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erer." hükmüne; geçici 3/4. maddede ise, "Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, muhatap bankanın 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/6/2018 tarihinde sonra erer." hükmüne yer verilmiştir.
5941 sayılı Çek Kanunu"na göre, karşılıksız işlemi muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır (md.3/2). Ancak bankanın keşideciye rücu edebilmesi için çekin tamamen veya kısmen karşılıksız olduğunun çek üzerinden yer alması gerekir (md.3/4). Çekin arkasına karşılıksız yazılmasını talep etmeyen hamile, herhangi bir işlem yapılmadan çek iade edileceğinden, bankadan yasal yükümlülüğünü yerine getirmesi de istenemeyecektir.
5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdî kredi” kavramına bir tanım getirilmemiş olmakla birlikte, banka tarafından verilen teminat mektupları, kefaletler, aval, ciro, kabul ve benzeri işlemler gayri nakdî kredi olarak kabul edilmiştir (m. 48/1 ) Doktrinde "gayri nakdî kredi" bankanın para ödemeyip, olumsuz bir durumun (riskin) gerçekleşmesi hâlinde ortaya çıkacak zararın sorumluluğunu yüklendiği, ödemeyi, korkulan olayın vukuunda yaptığı kredi türüdür. Kanundaki sayma sınırlı olmadığından, mahiyeti itibariyle gayri nakdî kredi sözleşmesinin özelliklerini gösteren her türlü işlem gayri nakdî kredi kapsamında değerlendirilecektir. Gayri nakdî kredilerin en önemli özelliği, müşteri ile sözleşeni arasındaki ilişki (temel ilişki), banka ile müşteri arasındaki ilişki (karşılık ilişkisi) ve banka ile temel ilişkideki müşterinin karşı âkidi olan kişi arasındaki ilişki (teminat ilişkisi) olmak üzere üçlü bir ilişki içermeleridir. Hukukumuzda atipik bir görünüm sergileyen gayri nakdî kredi sözleşmesi, sözleşme olması hasebiyle BK’ya, ticarî bir sözleşme olması nedeniyle TTK’ya ve bankaların yürüttüğü bir işlem olması nedeniyle de Bankalar Kanunu"na tabidir. İşte normal koşullarda bankanın sözleşme yapmak suretiyle tanıdığı bu garanti, varsayımsal sözleşme esasından hareketle 5491 sayılı Kanun"un 3/3. maddesi kapsamında ödenecek miktarlarda “kanunî bir zorunluluk” şeklini almıştır. Madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere, muhatabın tek taraflı olarak bu sözleşmeden dönmesi (fesih) mümkün olmadığından, şartları gerçekleşmişse kanunî garanti miktarını hamile ödemek yükümlülüğü altındadır. (Çetin Arslan-Murat Kayançiçek, 5941 sayılı Çek Kanunu Şerhi, Ankara, 2010 s.261)
Banka ile hesap sahibi keşideci arasında bir gayri nakdi kredi ilişkisinin kabul edilmesi, bankanın keşideci için çek hamiline bir garanti verdiği şeklinde anlaşılacaktır. Nitekim 3167 sayılı Çek Yasasında uygulamada, karşılıksız bir çek nedeniyle yasal yükümlülüğünü yerine getirirken çek arkasına "iş bu çek karşılıksızdır. Banka yasal garantisi nedeniyle ... TL ödemiştir." şerhi düşülmekteydi.
Çek Kanunu"nun 3/2. maddesi gereğince "Karşılıksızdır" işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılması, bankanın Çek Kanunu"nun 3/3. maddesindeki ödeme yükümlülüğünün keşideci aleyhine bir garanti değil, çek hamili lehine Yasadan kaynaklanan doğrudan ödeme yükümlülüğü olduğunu göstermektedir. (Seza Reisoğlu, Çek Hukuku, Ankara, 2011 s.258)
Bu zorunlu gayri nakdi kredi sözleşmesi için bankanın çek defteri vermeden, istediği teminatı talep edebileceği kuşkusuzdur. Eğer hesap sahibi bankanın kredi müşterisi ise, bankaya karşı doğmuş ve doğacak tüm borçları için daha önce verdiği ipotekler, ticari işletme rehinleri, menkul rehni, mevduat ve alacaklar üzerindeki rehinler, bankanın aldığı kefaletler bu kredinin de teminatını oluşturacaktır.
Bankanın, azami yasal yükümlülüğü için bunu karşılayacak miktarda paranın, hesap sahibi tarafından bloke edilmesini istemesi de mümkün ve yasaldır. Yasal yükümlülüğün 600,00 TL olması halinde, banka verdiği 25 yapraklık çek defterinde, hesap sahibine 16.525,00 TL"lik bir gayri nakdi kredi açmaktadır. Bloke olarak alınan paranın teminat oluşturması için çek hesabı dışında bir hesapta tutulması ve hesap sahibinin bu para üzerinde bankaya rehin hakkı tanıması gerekecektir. Çek yaprakları ödendikçe veya iade edildikçe hesap sahibi o miktarda bloke parasını geri alabilecektir.
Bankacılık Kanunu açısından bankanın yasal garantisi nedeniyle çek defteri verdiği müşterilerine açtığı gayri nakdi kredi ile akdi garantileri -teminat mektubu, aval, kabul kredisi vs. Nedeniyle açtığı gayri nakdi krediler arasında bir fark yoktur.
Öte yandan, TTK"nın 712. (6102 sayılı TTK"nın 800/1) maddesine göre, çekin tedavüle çıkarılmasından sonra keşidecinin ölümü veya medeni haklarını kullanma ehliyetini kaybetmesi yahut iflası çekin muteberliğine halel getirmez. Çek tedavüle konulduktan -lehtara veya hamile verildikten- sonra, keşidecinin durumunda meydana gelen değişikliklerin çekin geçerliliğini etkilememesi doğaldır. Burada aranan tek şart çekin tedavüle çıkarılmasıdır. Hamile yazılı çekin lehtarın veya hamilin elinde bulunması, emre yazılı çekte lehtarın cirosu ve çekin teslimi tedavüle çıkarıldığının kanıtıdır. Çek ileriki tarihli olarak düzenlenebileceğinden (TTK md.707), çekin kcşidecinin ölümünden, ehliyetini kaybetmesinden veya iflasından sonraki bir keşide tarihini taşıması tek başına -aksi ispat edilmediği sürece- geçerliliğini etkilemeyecektir. (Seza Reisoğlu, Çek Hukuku, Ankara, 2011 s.167).
Netice itibariyle bankanın kanunî garanti miktarını hamile ödemesi zorunluluğu tüm bu şartların (çeki ibraz edenin meşru hamil olması, herhangi bir ödeme engelinin bulunmaması, bankaca basılmış veya bastırılmış geçerli bir çekin bulunması, çekin bankaya süresinde ibraz edilmesi ve karşılığının mevcut olmaması) birlikte gerçekleşmesine bağlıdır. Koşulların birlikte gerçekleşmemesi, muhataba çek bedelinin karşılığı yanında kanunî garanti miktarını da ödememe hakkı verecek ve hatta duruma göre ödememe görevini yükleyecektir. (Çetin Arslan-Murat Kayançiçek, 5941 sayılı Çek Kanunu Şerhi, Ankara, 2010 s.265).
Mahkemece, kayıt kabul talep edenin, çek yaprağı başına Yasa gereği yaptığı ödemeleri yukarıda açıklanan şekilde bir teminattan karşılanacağı veya Yasa gereği yapılacak ödemelerin çek hesap sahibinden talep edilmeyeceği yönünde taraflar arasında yapılmış bir sözleşme olup olmadığı hususları araştırılarak, sonuca ulaşılması gerektiği şüphesizdir. Dairemizin 21.04.2014 tarih ve 2013/7515 E., 2014/3098 K.; 04.02.2015 tarih ve 2014/3183 E., 2015/559 K. sayılı ilamları bu yöndedir.
Bu durumda, mahkemece, taraflar arasındaki hükümleri incelenerek, bankanın çek yaprağı başına sorumluluğu ile ilgili müşterisine rücu edemeyeceğine ya da yukarıda açıklanan şekilde bir teminattan karşılanacağına ilişkin bir hüküm bulunması halinde talebin şimdiki gibi reddine, aksi halde, İİK"nın 197/1. maddesi gereğince şarta bağlı olarak kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, müflis davalı şirket iflas idaresi memurlarının tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden müflis davalı şirket iflas idaresinden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.