14. Hukuk Dairesi 2020/4044 E. , 2021/1533 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.04.1994 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.02.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral parselin ihyası suretiyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mülkiyeti kendilerine ait bulunan eski 690 No"lu kadastral parselin tamamının imar uygulaması sonucunda 4740 No"lu parselde belediye hizmet alanı olarak ayrılarak tapuda davalı ... adına tescil edildiğini, imar planının iptali isteği ile idare mahkemesine başvurduklarını ileri sürüp 4740 No"lu parselin tapusunun iptali ile payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 690 parsele ilişkin imar uygulaması işleminin iptal edildiği ve kararın kesinleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen ilk karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18.11.2009 tarihli ve 2009/9569 Esas, 2009/12073 Karar sayılı ilamı ile “...Mahkemece, davanın kabulüne dair kurulan karar kural olarak doğru ise de hukuken dayanağı kalmayan imar parseli üzerinden karar verilmiş olması isabetsizdir.” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, davanın kabulüne dair verilen ikinci hükmün davalıların temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09.05.2013 tarihli ve 2013/1970 Esas, 2013/7237 Karar sayılı ilamı ile "...Seferihisar Tapu Müdürlüğünün 17.01.2013 tarihli yazısı ile, dava konusu alanda oluşturulan 386 ada 1, 2; 387 ada 1 ve 389 ada 1 parsel sayılı taşınmazların İzmir 4. İdare Mahkemesinin 11.03.2010 tarih, 2009/626 Esas, 2010/278 Karar sayılı iptal kararı uyarınca 07.11.2012 tarihinde imarın iptal edilerek taşınmaz sayfalarının kapatıldığı, geri dönüşüm doğrultusunda tekrar taşınmaz tescillerinin yapıldığının bildirildiği görülmektedir.
Kadastral 690 parsel sayılı taşınmazın geri dönüşümünün sağlanıp sağlanmadığı, eski geometrik ve mülkiyet durumuna dönülüp dönülmediği hususlarının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, bilirkişiden denetime elverişli uygulamayı gösterir rapor alınması, dolayısıyla davanın konusuz kalıp kalmadığının açıklığa kavuşturulması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir..." şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen üçüncü hükmün davalılar tarafından temyizi üzerine Dairemizin 13.12.2018 tarih 2016/18219 Esas, 2018/9009 Karar sayılı ilamı ile ‘’... kadastral 690 parsel sayılı taşınmazın geri dönüşümünün sağlanıp sağlanmadığı, eski geometrik ve mülkiyet durumuna dönülüp dönülmediği hususlarında bilirkişiden denetime elverişli uygulamayı gösterir rapor alınmamıştır...’’ gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere, mahkemenin bozma kararına uymasıyla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış bir hak doğar. Yani; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için, o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluştuğundan, bu mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı olması usule uygun sayılmaz. Mahkemenin bozma kararına uyması ile oluşan, bozma uyarınca işlem yapma ve hüküm verme durumu, yanlardan birisi lehine, diğeri aleyhine hüküm kurma sonucunu doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir. Bu kurum usul yasasının dayandığı ana esaslardan olduğu gibi, kamu düzeni ile ilgili bulunması nedeniyle de re"sen gözetilmesi gerekir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın geri dönüşümünün İzmir Büyükşehir Belediyesi Encümeninin 19.12.2019 tarih 1.1753 sayılı kararı ile onaylandığı, Seferihisar Belediyesi tarafından 23.01.2020 tarihinde ‘’ 1 ay süre ile askı ilana çıkarıldığı’’ anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece bozma ilamına uyulmuş ancak bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Öncelikle dava konusu 690 parsel sayılı taşınmazın geri dönüşüm işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı, eski geometrik ve mülkiyet durumuna dönülüp dönülmediği araştırılmalıdır. Dava konusu 690 parselin eski geometrik ve mülkiyet durumuna dönülmediğinin anlaşılması halinde ise bilirkişiden ek rapor alınarak, taşınmazın kadastral sınırları metrekare olarak infazda tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlendikten sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, kamusal bir uygulama olan ve kişilerin iradesi dışında gerçekleştirilen imar işlemine karşı açılan davalarda kabul kararı verilmesi halinde, imar parsel maliklerine harç, yargılama masrafı ve avukatlık ücreti yüklenemeyeceği halde dahili davalı ... Hazinesinin anılan yargılama giderlerinden sorumlu tutulması da isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.