BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/530 Esas 2022/311 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2021/530
Karar No: 2022/311
Karar Tarihi: 22.03.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/530 Esas 2022/311 Karar Sayılı İlamı

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/530 Esas
KARAR NO : 2022/311

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/06/2021
KARAR TARİHİ : 22/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ve davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı şirkete verilen navlun hizmeti için faturalar düzenlendiğini ve davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine, Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle itirazın iptaline, borçlunun % 20 den aşağı olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahküm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ve delil listesinin HMK'nın emredici hükümleri gereğince usulüne uygun olmadığını, yasaların emredici hükmü gereği davacının dava dilekçesindeki iddia ve beyanlarını ispat ile mükellef olduğunu, delillerini sunması gerektiği halde dava dilekçesi içinde davaya konu somut olayı ve taleplerini ispatlayan yeterli belge veya evraklar sunulmadığını, dava dilekçesinde belirtilen faturaların dava dosyasına sunulmadığı gibi müvekkil davalılara tebliğe çıkarılmadığı ve savunma hakkının açıkça kısıtlandığını, dava konusu icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığı, müvekkil şirketin ikametgah adresinin Konya olduğu ve yetkili icra müdürlüklerinin de Konya İcra Müdürlükleri olduğunu, davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, söz konusu huzurdaki davada yetkili mahkemenin her şart altında Konya Mahkemeleri olduğunu ve yetkisiz mahkemede açılan davanın yetki yönünden reddinin gerektiğini, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme ve yetki anlaşması bulunmadığını, müvekkil şirketin dava dilekçesinde ve ödeme emrinde belirtildiği şekilde borcu bulunmadığını, icra takibinin kötü niyetli olduğunu, davaya konu edilen faturaların müvekkil şirket tarafından kabul edilemez nitelikte olduğunu, işleyecek ve işlemiş faize ve faiz oranına da itirazda bulunulduğunu, davacı tarafın talep ettiği faizin fahiş olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan 20/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirkete ait 2020-2021 yılına ait ticari defterlerinin E-Defter olarak tutulduğu, ilgili tebliğe uygun olarak 2020 yılı Ocak ve Aralık ayı, 2021 yılı Ocak ve Eylül defter beratlarının süresinde verildiği ve belirli kanuni şartları taşıdığı, sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varıldığı, davalı şirketin ticari defterlerinin talimat yolu ile incelenmesine karar verildiği, talimat cevabında ise davalı şirketin ticari defterlerini ibraz etmediğinden bahisle inceleme yapılamadığının belirtildiği, sayın mahkemece; davacı ve davalı şirket arasındaki mail yazışmalarının delil olarak değerlendirilmesi için davacı ve davalı şirket arasındaki mail yazışmalarının ve mail içeriği belgelerin, tarafların resmi adreslerinden yetkili kişilerce yapıldığının tespit edilerek sonuca gidilmesi yönünde kanaat oluşması halinde bu husus tarafımın uzmanlık alanı dışında kaldığından, ayrıca tespit ettirilmesi takdirinin mahkemeye ait olduğu, davacı ve davalı şirket arasındaki mail yazışmalarının delil olarak değerlendirilmesi ve davacı şirket tarafından temsilci şirket unvanı ile aracılık yapılarak davalı şirkete hizmet verilmiş olduğunun, ibraz edilmiş olan mail yazışmaları doğrultusunda kabulü halinde; davacı şirketin davalı şirketten Bakırköy .... İcra Müdürlüğü'nün ... E. Sayılı dosyasından takip 08.04.2021 tarihi itibarı ile 6.410,00 $ (Usd Doları) * 4.425,00 € ( Euro) anapara alacaklı olacağı hesap ve mütalaa edilmekte ise de Nihai Takdir ve Hukuki Değerlendirmesinin Sayın Mahkemenize ait olduğu, somut olay bakımından faizin, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere, davacı şirketin talebi gibi alacağa takip tarihi olan 08.04.2021 tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda kamu bankalarınca 1 yıl vadeli Euro ve USD mevduatına uygulanan en yüksek faiz oranı işletilmesinin uygun olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu' nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki taşıma ilişkisi nedeniyle fatura alacağının tahsili için davacı tarafça davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Yargılamaya konu Bakırköy ... icra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 6.410,00 $ (Usd Doları) ve 4.425,00 € ( Euro) anapara tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 95.632,81 TL' dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK'nun 83 ile 85 ve HMK'nun 222'nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar ile mail yazışmalarından içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve ...' ın hazırlamış olduğu 22/02/2022 tarihli rapor içeriğinin incelenmesinde;
- İcra takibine konu 7 adet faturadan kaynaklı olarak 6.410,00 $ (Usd Doları) ve 4.425,00 € ( Euro) davalıdan alacağının olduğu görülmüştür.
- Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
- Davacı tarafça, takibe konu yapılan taşıma hizmetine esas hizmetin davalı adına gördürüldüğünü ispat etmesi gerekmektedir. Davalı taraf, icra takibine yapmış olduğu itirazında takibe konu alacak yönünden borcu bulunmadığını beyan etmiştir. Kural olarak, hizmetin görüldüğünün ispat yükü davacıdadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu' nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali " İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. " şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu' nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali " İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz." şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu' nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi " Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır." şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK'nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK' nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile mail yazışmaları ile alacağın varlığının ispatlandığı kabul edilerek (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. - 2020/1325 K. Sayılı ilamı.) açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile,
-Bakırköy .. icra Müdürlüğünün ... Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına,
- Takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden 1 yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizin uygulanması suretiyle takibin DEVAMINA,
-Asıl alacağın %20 si olan 19.126,56 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı tarafın yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Davacı tarafın İhtiyati haciz Talebinin icra İflâs Kanununun 257 ve devamı maddeleri gereğince yerinde olduğu anlaşılmakla KABULÜ İLE; davacının 95.632,81 TL alacağının ifasının temini için davalının yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacaklariyle diğer haklarının borca yeter miktarının İ.İ.K’nunda belirtilen muayyen tahditler dairesinde İHTİYATEN HACZİNE,( Bakırköy ... icra Müdürlüğünün .... Esas sayılı icra dosyası üzerinden yürütülmesine)
-İhtiyati haciz kararının mahkeme ilamına dayanması nedeniyle herhangi bir teminatın alınmasına yer olmadığına,
-Davacının haksız çıktığı takdirde,İcra İflâs Kanununun 259'ncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, borçluların zararını tazmin ile mükellef olduğu hususunun İHTARATINA,
3- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 6.532,67 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 1.155,01 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 5.377,66 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
- Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

- Davacı tarafça sarf edilen toplam 1.222,81 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından sarf edilen toplam 1.459,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
- Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
5- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 13.035,12 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

Dair; 6100 sayılı HMK.'nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2022


Katip ...
¸e-imza

Hakim ...
¸e-imza




Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.