Esas No: 2021/5494
Karar No: 2022/1567
Karar Tarihi: 02.03.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5494 Esas 2022/1567 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı tarafından tapu iptali ve tescil talebiyle açılan davanın Yargıtayca incelenmesi istenmiştir. Davacı, Gölbaşı Köyü'nde bulunan taşınmazın kendisine ait olduğunu iddia etmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, bu karar Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Yargıtay'ın bozma ilamında davalı taşınmazların idari sınırları içinde bulunduğu Ortaca İlçe Belediye Başkanlığı ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın da dava konusu olması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece ise bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı taşınmazların idari sınırları içinde bulunduğu belediyelerin dava konusu olması konusunda taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, mahkemenin Yargıtay bozma ilamına uyulması gerektiği ve bu ilama aykırı karar verilmesi durumunda hükümdeki açıklık ve netlik prensibinin ihlal edilmiş olacağı vurgulanmıştır. 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesi uyarınca hükmün hangi hususları kapsadığı belirtilirken, hükümde taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hatırlatılmıştır. Kararın bitiminde 6100 sayılı HMK'nın temyiz yolu hakkında hükümlerine yer verilmiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesi, 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.01.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine 20. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 02.03.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar-ihya ve zilyetlikle kazanma nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili; Gölbaşı Köy'ünde bulunan çekişmeli taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiğini iddia ederek, taşınmazın davacı adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19.12.2012 tarih, 2012/9173-14662 sayılı Kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne dair verilen ikinci kararın davacı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.02.2019 tarih 2018/5912 Esas – 2019/1661 Karar sayılı ilamı ile ‘’... dava konusu taşınmazların davada taraf olmayan tapu kaydı malikleri, irtifak hakkı sahipleri ve icra dosyalarında haciz alacaklıları ile 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, davalı taşınmazların idari sınırları içinde bulunduğu Ortaca İlçe Belediye Başkanlığı ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya katılımı sağlanarak taraf teşkili sağlanmalı husumet yaygınlaştırılmalı, açılan davaya karşı diyecekleri sorulmalı kendilerine savunma hakkı verilerek tarafların ileri sürecekleri delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir...’’ gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesinde belirtilmiştir.
Ayrıca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim koşulu, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür ve hüküm bir bütündür.
Bilindiği üzere, mahkemenin bozma kararına uymasıyla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış bir hak doğar. Yani; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için, o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluştuğundan, bu mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı olması usule uygun sayılmaz. Mahkemenin bozma kararına uyması ile oluşan, bozma uyarınca işlem yapma ve hüküm verme durumu, yanlardan birisi lehine, diğeri aleyhine hüküm kurma sonucunu doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir. Bu kurum usul yasasının dayandığı ana esaslardan olduğu gibi, kamu düzeni ile ilgili bulunması nedeniyle de re'sen gözetilmesi gerekir.
Somut olayda; mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir. Bozma ilamında da vurgulandığı üzere, davalı taşınmazların idari sınırları içinde bulunduğu Ortaca İlçe Belediye Başkanlığı ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya katılımı sağlanarak taraf teşkilinin sağlanması gerekirken bozma ilamına aykırı olarak taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.