21. Hukuk Dairesi 2016/9174 E. , 2017/9775 K.
"İçtihat Metni"
Asıl ve Birleşen davalar bakımından davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, asıl ve birleşen davaların kabulüne karar vermiştir.
Hükmün asıl ve birleşen davaların davacılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre temyiz talebinde bulunan davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, iş kazasında yakınlarını kaybeden davacıların maddi ve manevi zararlarının giderilmesi talebine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş her biri yararına 7.500,00TL manevi, diğer 5 çocuktan her biri için 6.000,00TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline, davalı ... şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu sayılmasına karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde olayın iş kazası olduğu, davalın işverenin %40, davacılar murisi kazalı sigortalının %40 oranında kusurlu oldukları, davacılar vekilinin temyiz talebinde bulunduğu ve manevi tazminat miktarlarının az olduğunu savunduğu anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin, özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı sigortalılardan her biri yararına hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğu ortadadır.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine , 27.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.