10. Hukuk Dairesi 2017/6508 E. , 2019/9237 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının, davalı işveren yanında geçen çalışmaları yönünden fiili hizmet süresi zammının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı ve fer"i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzere, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Eldeki davada, davacı, davalı ... ... Tıp Fakültesi Ortapeti ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı ameliyathanesinde anestezi teknikeri olarak çalıştığını C kollu skopi cihazi kullandığını beyan ederek 5510 sayılı Kanun ile yürürlüğe giren 40. maddenin (11) numaralı sırasındaki “Kapsamdaki İşler/İşyerleri” başlığı altında “Radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle yapılan işler”, “Kapsamdaki Sigortalılar” başlıklı bölümde de “Doğal ve yapay radyoaktif, radyoiyonizan maddeler veya bütün diğer korpüsküler emanasyon kaynakları ile yapılan işlerde çalışanlar” hükmü gereği fiili hizmet süresi zammının tespitini istemiş olup Mahkemece, İstanbul 19. İş Mahkemesinin 2014/522 Esas sayılı dosyasından alınan genel ve soyut ifadelere dayalı ve her somut olaya özgü davacının, radyasyona maruz kaldığı süre belirlenmeksizin, Nükleer Tıp Uzmanı ve hukukçu bilirkişilerden alınan bilirkişi raporu esas alınarak, davacının isteminin kabulüne karar verilmiştir.
01.10.2008 günü itibarıyla aynı tarihte yürürlüğe giren “Fiili hizmet süresi zammı” başlıklı 40. maddesinde, belirtilen işyerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu işyerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, çalışmanın fiili hizmet süresi zammı kapsamında değerlendirilebilmesi için, tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında belirtilen sigortalılar hariç, sigortalının kapsamdaki işyerleri ile birlikte işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz kalmasının koşul olduğu açıklanmış, maddenin (11) numaralı sırasında da “Kapsamdaki İşler/İşyerleri” başlığı altında “Radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle yapılan işler”, “Kapsamdaki Sigortalılar” başlıklı bölümde de “Doğal ve yapay radyoaktif, radyoiyonizan maddeler veya bütün diğer korpüsküler emanasyon kaynakları ile yapılan işlerde çalışanlar.” ibarelerine yer verilmiştir. Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği’nde; 4. maddede radyasyon görevlisi; radyasyon kaynağı ile yürütülen faaliyetlerden dolayı görevi gereği bu yönetmeliğin 10. maddesinde toplum üyesi kişiler için belirtilen doz sınırlarının üzerinde radyasyona maruz kalma olasılığı olan kişiyi ifade ettiğinin belirtildiği, 10. maddede de, toplum üyesi kişiler için etkin dozda yılda 1 mSv’yi geçemez. Özel durumlarda ardışık 5 yılın ortalaması 1 mSv olmak üzere yılda 5 mSv’ye kadar izin verilir. Cilt için eşdeğer doz sınır 50 mSv göz merceği için 15 mSv denilmektedir.
Mahkemece, öncelikle davacının C kollu skopi cihazı kullanıp kullanmadığı, kullanıyorsa ise ne kadar sıklıkla ve ne kadar süre kullandığı belirlenerek, davacının çalıştığı yerin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından denetimli alan kapsamında değerlendirlip değerlendirilmediği, davacının aldığı rasdasyonun belirlenmesi amacıyla kişisel dozimetre cihazi kullanıp kullanmadığı, kullanıyor ise yıllar itibariyle maruz kaldığı miktarlar Atom Enerjisi Kurumundan sorulup saptanarak, Radyosyan Güvenliği Tüzüğü ve Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği hükümleri esas alınarak uzman tıp doktoru, kimya, fizik ve iş güvenliği uzmanlarından oluşacak üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak davacı işçinin işyerinde çalıştığı birim / birimler ve yaptığı işin niteliği, konusu ile işyerindeki incelemeden elde edilen bulgular somut verilere dayalı olarak belirlenmeli ve davacının, maruz kaldığı radyasyonun normal sınırların üstünde olup olmadığı sonuca göre de, 5510 sayılı Kanunun 40 maddesinin (11) numaralı sırasında düzenlenen kapsamdaki iş/işyerlerinden ve sigortalılardan olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra, davacının yaptığı işin kapsamı ve yaptığı iş kapsamında radyasyona maruz kaldığı etki ve süreler somut olaya özgü olacak şekilde tespit edilmeli, radyasyona maruz kalınarak yapılan işleminin sürekli mi belli aralıklarla yapıldığı belirlenerek davacının, C kollu skopi kullanımı dışında başka hangi işleri yaptığı ve bu işleri yaparken radyasyona maruz kalıp kalmadığı değerlendirilmeli, davacı yönünden radyasyona maruz kalınarak yapılan çalışma süreleri şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra talep dikkate alınarak, 5510 sayılı Kanunun 40. maddesinde, belirtilen işyerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu işyerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, 360 günden eksik sürelere ait fiilî hizmet süresi zammı, 360 gün için eklenen fiilî hizmet süresi ile orantılı olarak belirleneceği değerlendirilmelidir.
2-6552 sayılı Kanunun 11.09.2014 günü yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma resen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurumun, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiş olup, davanın itibari hizmet süresinin tespitine ilişkin olup davalı Kurumun davada işlemi tesis eden yasal hasım durumunda olması sebebiyle fer"i müdahil olarak kabul edilemeyeceği dikate alınarak karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ve fer"i müdahil Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.