20. Hukuk Dairesi 2015/16146 E. , 2017/4244 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Kütükçü mahallesi 8330 ada 9 parsel sayılı, 289,00 m² yüzölçümlü taşınmaz arsa niteliğiyle davalılar adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı Hazine, Kütükçü köyü 8330 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 1947 yılında yapılan orman tahdidinde orman sınırları içerisinde iken, 1988 yılında 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığını belirterek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece Hazinenin davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 23.06.2005 tarih ve 2005/4098-8276 sayılı kararı ile "Keşifte bilgisine başvurulan uzman orman bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın 1946 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahdidinde orman sınırları içinde bulunduğu, 1952 yılında 5653 sayılı Kanuna göre çalışma yapan maki tefrik komisyonunca makiye tefrik edildiği, 1976 yılında 1744 sayılı Kanunun 2. maddesi ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı, Orman Yönetiminin açtığı dava sonunda, İdare Mahkemesinin 15.01.1987 gün ve 1985/711-17 sayılı kararı ile orman niteliğini kaybetmediği ve Devlet ormanları ile çevrili olduğundan orman sınırları dışına çıkartılma işleminin iptaline karar verildiği, daha sonra 15.06.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 3402 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı, taşınmazın 9.4.1973 tarih 40-48 sayılı, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Başkanının Hakem sıfatıyla Orman Yönetiminin elatmasının önlenmesine ilişkin olarak verdiği karar kapsamında kaldığı belirtilmiştir.
22.03.1996 gün ve 1993/5-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında "makilik olarak belirlenen taşınmazlar hakkında özel yasalar gereğince oluşturulan tapulara değer verileceği" kabul edilmiştir. Davalı tarafın bu nitelikte bir tapu kaydı bulunmadığı gibi, 1952 yılında makiye ayrılmışsa da, 1976 yılından sonra dahi orman niteliğinde olduğu belirlenen yer hakkında, nitelik kaybı nedeniyle 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulamasıyla 1976 yılında orman rejimi dışına çıkarma işleminin İdare Mahkemesince 15.01.1987 gün ve 19881711-17 sayılı kararla makiye ayırma işlemine değer verilmeden iptal edildiği, gerek 1744 sayılı Kanunun 2. maddesinin uygulandığı tarihte yürürlükte bulunan 25 Haziran 1970 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra ve 23 seri nolu (Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliği)nin 38/2 (orman sayılan maki sahalarının ve Devlet ormanlarının orman sayılmayan maki, delicelik, sakızlık ve harnupluk sahası olarak tefrik edildiğinin tespitinde, bu sahalar ilgili komisyonlarca veya Maliye Bakanlığınca henüz tevzi"e tabi tutulmamış ise, orman tahdit sınırları içerisine alınır ve değişiklikten başmüdürlüğe bilgi verilir. Bu taktirde tespit, görevli elemanlarca yeni
sınırlara göre yapılır. Tevzi"e tabi tutulmuş sahalar ise "Temliklerin veya tapunun idari yoldan iptaline karar verildikten sonra Devlet ormanı tahdit sınırları içerisine alınmasına" kaydı verilerek tahdit dışında bırakılır.) hükmü gerekse, aynı hükmü taşıyan 20 Mayıs 1984 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren (Orman Kadastro Yönetmeliği)nin 51/2. maddesi hükmüne göre makiye ayrılan yerlerin orman sınırı içine alınması olanağı vardır.
Hakem kararı ile taşınmazın tapuya tesciline veya terkini anlamına gelecek biçimde tahdidin iptaline karar verilemeyeceği, verilmişse tahdidin iptali anlamına gelmeyeceği gibi, Hakem kararının sahipli ormanların Devlet ormanı sayılamayacağı ve Devlet ormanı olarak tahdidinin yasaya aykırı olduğu esasına dayanıp, 4785 sayılı Kanun gereği, sahipli özel ormanlar da Devletleştirildiğinden, davalı tarafın tutunduğu 9.4.1973 tarih 40-48 sayılı: Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Başkanının Hakem sıfatıyla verdiği kararın somut olayda uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içindeyken, 1976 yılında yılında yapılıp kesinleşen 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ancak, bu işlem, orman niteliğini yitirmediği gerekçesiyle İdare Mahkemesinin 15.01.1987 gün ve 1985/711-17 sayılı kararı ile iptal edilerek orman sınırları içinde kalmaya devam eden çekişmeli parselin, 15.06.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 3302 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı belirlendiğine göre, Hazinenin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle davanın reddi yolunda hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile ....mahallesi 8330 ada 9 parseldeki davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Kütükçü köyünde yer alan ve arsa niteliğinde 289 m² yüzölçümünde bulunan dava konusu parsel .... ve ... adına tapuda kayıtlı olup, 199 numaralı kadastro parselinden imar uygulaması sonucu oluşmuştur. 199 numaralı parsel ise 312.650 m² yüzölçümünde taşlık, çalılık ve tarla niteliğinde Kasım 1958 tarih ve 48 sıra numaralı tapu kaydına göre ... Vakfı adına 13.11.1963 tarihinde tespit edilmiştir.
1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içindeyken, 1976 yılında yılında yapılıp kesinleşen 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ancak, bu işlem, orman niteliğini yitirmediği gerekçesiyle İdare Mahkemesinin 15.01.1987 gün ve 1985/711-17 sayılı kararı ile iptal edilerek orman sınırları içinde kalmaya devam eden çekişmeli parselin, 15.06.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 3302 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı belirlenmiştir.
Temyize konu davada, davaya etkisi ve uyuşmazlığı sona erdirecek nihaî karar şeklinin belirlenmesi bakımından, karar tarihinden sonra, 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Kanunun 2/1-b maddesi uyarınca, bu Kanun uygulamasında “2/B alanları”; 6831 sayılı Kanunun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendine veya kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerleri ifade etmektedir.
6292 sayılı Kanunun 7. maddesinde, hukuk Devletinin bir gereği olarak, tapu sicilinin tutulmasından Devletin sorumlu olduğu da dikkate alınarak ve ayrıca, vatandaşların Devlete olan
güveninin devamının sağlanması amacıyla, tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtlarının geçerliliği, belirtmelerin terkini ve iade edilecek taşınmazlarla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre, Kanunun 7. maddesinin: birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır…”; birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca “Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan, ancak, daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir,…”; birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca “Bu fıkra (yani, 7. maddenin birinci fıkrasının “a” ve “b” bentleri) kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.”; ikinci fıkrası uyarınca, “Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.”.
6292 sayılı Kanunun “Davalar” başlıklı 9. maddesinin ikinci fıkrasında da, “Bu Kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur. Durdurulan bu davalara konu taşınmazlar hakkında hak sahipleri veya ilgilileri tarafından bu Kanunda belirtilen süreler içinde gerekli başvuruların yapılmaması veya başvuru yapılmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde, mahkemelerce bu davalara devam edilerek genel hükümlere göre karar verilir.” hükmü yer almaktadır.
6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edileceği ve tapu kütüklerindeki 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescillerinin aynen devam edeceğinin; keza, özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan, ancak, daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtlarının geçerli kabul edileceğinin; yine, aynı Kanunun “Tasarrufa geçme” başlıklı 3. maddesinin ikinci fıkrasında, 2/B alanlarında bulunan taşınmazların tapu kütüklerinde 6831 sayılı Kanunun 2. maddesi ile aynı maddenin birinci fıkrasının (B) bendine göre orman sınırları dışına çıkartıldığı yönünde yer alan belirtmelerin, ilgisine göre Orman Genel Müdürlüğünün veya Maliye Bakanlığının ya da idarenin talebi üzerine tapu idarelerince terkin edileceğinin öngörülmüş bulunmasına göre, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında bulunan ve tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulan taşınmazların kayden maliki olan kişilerin, idareye başvurmalarını gerektiren bir işlem ve süre öngörülmediği gibi bu kişilere idareye başvurmaları yönünde kanunen getirilen bir yükümlülükten söz etmek mümkün değildir. Burada konumuz çerçevesinde ve Kanunun 9. maddesinin ikinci fıkrası bağlamında, ancak, Kanunun 6. maddesi hükümlerine göre 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen veya bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce veya sonra kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen ve “hak sahibi” sayılan kişiler açısından öngörülen bazı yükümlülük ve sürelerden (m. 6/1-16); keza, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen ve kesinleşen kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazların iadesi bakımından, ilgililerin 6292 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 26.04.2012 tarihinden itibaren iki yıl içinde idareye başvurmaları gereğinden bahsedilebilir (m. 7/1-a bendi son cümle; (b) bendi son iki cümle). Buna göre, Kanunun 9. maddesi hükümlerinin, Hazine tarafından, taşınmazın 2/B alanında kaldığı iddia edilerek açılan tapu iptali ve tescil davaları bakımından uygulanması sözkonusu değildir. Dolayısıyla bu tür davalarda; yargılama sırasında, Hazine davadan 6292 sayılı Kanun gereğince vazgeçmez veya vazgeçmeyeceğini bildirir ve tapu kütüğündeki 2/B belirtmesi de 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca terkin edilmemiş olursa, “Hazinenin davadan 6292 sayılı Kanun gereğince vazgeçmiş sayılmasına” karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle, mahkemece, 6292 sayılı Kanunun davaya etkisi değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/05/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.