(Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi 2014/21367 E. , 2015/10709 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... ile davalı ... vd. aralarındaki Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... İli ... İlçesi ... Köyü ... ada ... parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili davasına dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.10.2013 günlü ve 2012/259-2013/1091 sayılı hükmün düzelterek onanması hakkında Dairece verilen 17.04.2014 günlü ve 2014/4268-2014/7114 sayılı ilama karşı taraf vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Bu isteklerin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
a)Davacı idarenin karar düzeltme istemi bakımından;
Uyuşmazlık konusu miktar 11.540,00 TL"yi geçmemektedir.
HUMK.nun değişik 440.maddesinin 3 numaralı fıkrasının 1 numaralı bendine göre miktar ve değeri 11.540,00 TL"den az olan davalara ait hükümlerin onanması veya bozulmasına ilişkin ilamlar hakkındaki karar düzeltme yoluna gidilemez.
Yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı düzeltme dilekçesinin REDDİNE,
b)Davalılar vekilinin karar düzeltme incelemesi bakımından;
Davalılar vekilinin karar düzeltme dilekçesi ile eklerinin ve tüm dosya kapsamının yeniden incelenmesi sonucunda bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın bağ ve tarım arazisi olarak değerlendirilmesinde münavebeye alınan ürünlerin ortalama verimlerinin alınmamış olduğu, Dairemize aynı kamulaştırma kapsamında, aynı köyden gelen taşınmazlara ilişkin davalarda aynı dava tarihi itibariyle bu sebeple bozmalar yapıldığı bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 17.04.2014 gün ve 2014/4268-7114 sayılı düzelterek onama kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-2942 Sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu arazi niteliğindeki taşınmazın, kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas alarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek ve ilgililerin de beyanını dikkate almak suretiyle düzenleyeceği gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmazın değerini tespit etmelidir.
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için dekar başına elde edilecek ortalama verime, üretim giderine ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü verilerinin esas alınması gerekmektedir.
Aynı kamulaştırma kapsamında Dairemizce temyiz incelemesi yapılan dosyalarda da belirtildiği üzere gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü verileri dikkate alındığında dekar başına ortalama verim miktarı üzüm (bağ) için 1.175 kg, olduğu halde bilirkişi raporunda bu veriye uyulmadan ve verilerden ayrılmayı gerektiren nedenler varsa bunlarda açıklanmadan değerlendirme yapılmış olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
2-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerekirken 27. madde uyarınca tespit edilen ve davalıya ödenen bedel düşülmeden tespit edilen tüm kamulaştırma bedeli için 30.04.2013 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olduğundan da hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, karar düzeltme harçlarının istek halinde düzeltme isteyenlere iadesine, 18.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.