6. Ceza Dairesi 2015/4942 E. , 2016/2169 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Çocuk Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal etme.
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanığın adli sicil kaydında görülen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları ile ilgili olarak, CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca hüküm tarihinden sonra mahkemesine bildirimde bulunulması olanaklı görülmüştür.
I-) Mala zarar verme suçu ile ilgili temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın mala zarar verme eylemine uyan 5237 sayılı TCK"nın 151/1, 31/3. maddelerinde düzenlenen suçu için öngörülen cezasının türü ve üst sınırına göre aynı yasanın 66/1-e, 66/2 ve 67/4. maddelerinde öngörülen 5 yıl 4 aylık olağan zamanaşımı süresinin 29/04/2010 karar tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş sanık ve savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkında kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE,
II-) Hırsızlık ve konut dokunulmazlığının bozma suçları yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve mahkemenin takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1) 5237 sayılı Yasanın 61. maddesiyle cezanın belirlenmesinde, izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konulmuştur. Buna göre somut olayda ilgili suç tanımında belirtilen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken cezanın belirlenmesine ilişkin madde hükmündeki ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt ve üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne geçilmek istenmiştir. Bu açıklamalar ışığında bir suçtan dolayı TCK’nın 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurulacak ve somut gerekçeler de belirtilmek suretiyle kanundaki cezanın alt ve üst sınırı arasında takdir hakkı kullanılacaktır. Ayrıca temel ceza belirlenirken aynı Yasanın 3. maddesinin birinci fıkrasındaki ” Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki hüküm de gözetilmek zorundadır.
Hakimin temel cezayı belirlerken değindiği gerekçesi suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçları, işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksirine dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik ile dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yerinde ve yeterli olmalıdır.
Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının da amacı ceza ve sanık arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme Hakime ait ise de bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması bu bağlamda suçun işleniş şekli, önemi, sebepleri, kanun ve nizamlara muhalefet derecesi, kastın yoğunluğu, sanığın sosyal durumu, geçmişi, topluma kazandırılması hususlarının göz önünde tutulmasının yanında bu konudaki gerekçenin dosya ile uyumlu olması zorunludur.
Oluşa ve dosya içeriğine göre; sanığın, yaşı büyük suç ortağı ile birlikte gece vakti yakınanın evinin kapısının kilidini kırarak içeriden bir adet cep telefonunu çalmaya kalkışması biçiminde gelişen somut olayda, yerinde olmayan gerekçelerle, olayla nispetli olmayacak ve işlenen fiilin ağırlığıyla hem fiil failine belirlenen temel cezalar ile açıkça orantısızlık yaratacak şekilde, hırsızlık suçundan en üst hadden, konut dokunulmazlığını ihlal suçları yönünden ise üst sınıra yakın ceza tayini,
2) Sanık ve yaşı büyük suç ortağının, mağdur ve yardıma gelen komşuları tarafından olay yerinde yakalanarak polise teslim edildiklerinin anlaşılması ve hükmün gerekçesinde bu şekilde benimsendiği halde, sanığa yüklenen hırsızlık suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilerek uygulama yapılması gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
3) Kabule göre ise;
a) Dosya kapsamına göre sanıklar suç üstü yakalandıkları halde, ertesi gün yakalanıp dosyada adı geçmeyen tanık ... ... tarafından teşhis edildiklerinden bahsedilerek dosyayla örtüşmeyen hususun karara yazılması,
b) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.04.2007 günlü 2007/1-32-97 sayılı kararı ışığında; 5237 sayılı Yasada cezaların toplanması kurumuna yer verilmediği, cezaların toplanmasına ilişkin düzenlemelerin infazla ilgili bir hüküm olduğu, 5275 sayılı Yasanın 99. maddesinde de kesinleşmiş hükümlülüklerin infaz aşamasında toplanmasını öngördüğü, anılan madde uyarınca bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümlerin bulunması halinde, koşullu salıverme hükümlerinin uygulanabilmesi açısından mahkemeden bir toplama kararı isteneceği, hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsız olup varlıklarını ayrı ayrı koruduğu, bu nedenle cezaların içtimasına karar verilemeyeceği düşünülmeden, yazılı şekilde karar verilmesi,
c) T.C. Anayasasının 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesi ışığında, 5271 sayılı CMK"nın 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan, Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, sanıktan, yargılandığı suç nedeniyle baro tarafından görevlendirilen zorunlu savunman ücretinin alınmasına hükmedilemeyeceği, bu ücretin Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanacağı gözetilmeden, yazılı şekilde zorunlu savunman ücretinin sanıktan alınmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ... ve savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 07/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.