15. Hukuk Dairesi 2020/849 E. , 2020/827 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptâli ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı ... Kereste ve İnşaat Malzemeleri Sanayi Ticaret Ltd. Şti. ile dava dışı arsa sahipleri arasında düzenlenmiş 21.04.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılması kararlaştırılan üç adet bağımsız bölümün adi yazılı satış sözleşmesi ile davacıya satıldığı ancak satılan bağımsız bölümlerin tapuda devrinin yapılmaması nedeniyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında davacı vekili 26.05.2016 tarihinde dilekçe vererek dava konusu 8 nolu dairenin tapusunun iptâli dışında kalan alacak kalemlerinden feragat ettiklerini belirtmiştir.Davadaki istemin dayanağı, dava dışı arsa sahipleri ile davalı yüklenici şirket arasında düzenlenen 21.04.2005 tarih ve 11885 yevmiye nolu “Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi İçerikli Kat ve Daire Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” ve yüklenicinin yaptığı, şahsi hakkın temlikine ilişkin satış sözleşmesidir.Kural olarak; davacının arsa sahibiyle yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü yükleniciden temlik alması halinde arsa sahibini ifaya zorlayabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 188. maddesi gereğince; “Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir.” Buna göre temliki öğrenen arsa sahibi, temlik olmasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür def"iler ileri sürebilecekse, aynı def"ileri yeni alacaklıya (temlik alan davacıya) karşı da ileri sürebilir. Temlikin konusu, yüklenicinin arsa sahibiyle yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden kazanmadığı hakkı 3. kişiye temlik etmesinin arsa sahibi bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, yüklenici arsa sahibine karşı edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi
hakkı 3. kişiye (davacıya) temlik etmişse, 3. kişi (davacı) Türk Borçlar Kanunu’nun 97. maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz.Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere bu gibi davalarda arsa sahipleriyle yüklenici arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunun kabulü gerekir. 21.04.2005 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi, yüklenici ... Kereste ve İnşaat Malzemeleri Sanayi Ticaret Ltd. Şti. ile arsa sahipleri ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ...ve ... arasında akdedilmiş olup, mahkemece yapılacak inceleme ve araştırmanın, yüklenicinin ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinde arsa sahibi olarak ismi geçen ancak davada taraf olmayan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın da taraf olduğu bir davada yapılması gerektiğinden, davacı tarafa arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde arsa sahibi olan ancak davaya dahil edilmeyen kişiler hakkında dava açmak üzere mehil verilmeli, dava açılırsa o dava eldeki dava dosyası ile birleştirilmeli, yüklenici ve diğer arsa sahiplerinin savunma ve delilleri toplanmalı, sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmelidir.Diğer yandan, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 16.06.2016 tarihli yazısında davalı yüklenici şirketin sermayesini 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nda belirlenen asgari tutara yükseltmediğinin tespit edilmesi üzerine 03.02.2015 tarihinde kaydının ticaret sicilinden re’sen silindiği belirtilmiş, davalı yüklenici şirket vekili 19.07.2016 tarihli celsede şirketin yeniden ihyası konusunda ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığını beyan etmiştir. Mahkemece şirketin yeniden ihyasıyla ilgili dava dosyasının esas numarası ve sonucu araştırılıp incelenmeden karar verilmiştir. Şirketin yeniden ihyasıyla ilgili davalı vekilince açıldığı bildirilen dava dosyası getirtilip incelenmeden karar verilmesi de hatalı olmuştur.Taraf teşkili tam olarak sağlanmadan ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken bakiye 37,20 TL Yargıtay başvurma harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 27.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.