11. Ceza Dairesi 2018/3440 E. , 2018/7539 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
1. Sanık hakkında, gerçek ve hayali kişiler adına sahte vekaletnameler ile ... adına sahte nüfus cüzdanı düzenleyip kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sahtecilik suçunun oluşabilmesi için belgenin nesnel olarak aldatıcılık niteliğinin bulunması ve keyfiyetin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatıcılık niteliğinin varlığını göstermeyeceği; resmi belgede başlık, tarih, imza, mühür gibi bulunması gerekli hususların bulunmaması halinde belgenin objektif olarak çok sayıda kişiyi aldatamayacağından suçun oluşmayacağı; onaysız fotokopi niteliğinde olup suret belge özelliği taşımayan belgelerin hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı ve aldatıcılık niteliği bulunmayacağından suçun oluşmayacağı; belgelerde sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle; suça konu sahte nüfus cüzdanı ve vekaletnamelerin her birinin duruşmaya getirtilip incelenerek özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
2. Sanık hakkında ... adına 2 adet GSM abonelik sözleşmesi ile “Türk Telekom Taksitli Cep Telefonu Katılım Taahhütnamesi” ve “Türk Telekom Rahat Kampanyası Müşteri Taahhütnamesi” başlıklı belgeleri sahte olarak düzenlettiği iddiasıyla açılan kamu davası ile ilgili olarak; suç tarihlerinden önce 10.11.2008 tarih ve 27050 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 3. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, abonelik sözleşmesinin “ “işletmeci ile abone arasında akdedilen ve işletmecinin bir bedel karşılığında dönemsel ya da sürekli olarak bir hizmeti yerine getirmeyi veya mal teminini üstlendiği ya da her ikisini birden kapsayan sözleşmeyi ifade eder” şeklindeki tanım ile 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan aynı Kanun’un 56. maddesinin 2. fıkrasındaki "İşletmeci veya adına iş yapan temsilcisine abonelik kaydı sırasında abonelik bilgileri konusunda gerçek dışı belge ve bilgi verilemez." ve 5. fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz." hükümleri gereğince; bu belgeler nedeniyle, özel hüküm niteliğinde bulunan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 56. maddesindeki düzenleme gözetilerek, ön ödeme önerisinde bulunulmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine yazılı şekilde özel belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması,
3. Sanık hakkında, katılan ...’ya karşı zincirleme dolandırıcılık suçunu, katılan ...’a karşı dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; Türk Telekom A.Ş. bayii olan katılanlara ait iş yerlerinde satışa sunulan suça konu telefonların mülkiyetinin Türk Telekom A.Ş.ye ait olması sebebiyle dolandırıcılık suçunun mağdurunun Türk Telekom A.Ş. olduğu ve sanığın fiillerinin bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenen zincirleme dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde iki ayrı mahkûmiyet hükmü kurulması,
4. Kabule göre de;
a) Sanık hakkında sahte vekaletnameler ve sahte nüfus cüzdanı düzenleyip kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu, “Türk Telekom Taksitli Cep Telefonu Katılım Taahhütnamesi” ve “Türk Telekom Rahat Kampanyası Müşteri Taahhütnamesi” başlıklı belgeleri sahte olarak düzenletmek suretiyle özel belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 esas ve 2014/202 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan sahtecilik suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde dahi bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olarak kabul edilmesi gerektiği gözetilerek, sanığın fiillerinin her biri yenilenen kararla işlenmiş ayrı suçları mı, yoksa bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenen zincirleme suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,
b) Suça konu sahte noter vekaletnameleri “kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden” olup sanığa verilen cezanın TCK"nin 204/3. maddesi gereğince artırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
c) 5237 sayılı TCK"nin 43. maddesinde, "değişik zamanlarda" denilmesi karşısında, aynı anda gerçekleşen fiillerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı, ancak belge sayısının TCK"nin 61. maddesi uyarınca temel cezanın tayininde nazara alınması gerektiği, ... adına aynı tarihte 2 adet sahte abonelik sözleşmesi düzenlenmesinden ibaret olayda zincirleme suç hükmünün uygulanma olanağının bulunmadığı gözetilmeden, TCK"nin 43. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
d) Dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlerde, temel ceza belirlenirken hapis cezası alt sınırdan uygulandığı halde, hapis cezası yanında hükmolunan adli para cezasına esas alınan birim gün sayısının ayrıca gerekçe gösterilmeksizin alt sınırdan uzaklaşılarak “30 gün” olarak belirlenmesi suretiyle çelişkiye neden olunması,
e) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 02.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.