10. Hukuk Dairesi 2018/2543 E. , 2019/9215 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum, 09/08/2009 gününde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelirin, geçici iş göremezlik ödemesinin ve tedavi giderinin rücuan tahsilini istemiştir.
II-CEVAP
Meydana gelen olayda kusurlarının bulunmadığını, kazanın sigortalının kusuru ile meydana geldiğini ve kazaya kendisinin sebebiyet verdiğini, sigortalı tarafından açılan tazminat davasının halen derdest olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulü ile, 118.552,63 TL İlk peşin sermaye değerli gelir, 17.903,55 TL geçici iş göremezlik ödeneği, 84.037,00 TL tedavi gideri, 1.408,87 TL ilaç bedeli olmak üzere toplam 221.902,16 TL Kurum zararının peşin sermaye değerinin onay, geçici iş göremezlik ödeneğinin ödeme, tedavi ve ilaç giderleri için sarf tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacı kuruma verilmesine karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Davacı Kurum vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı Kurum vetili; davalının zararın tamamından sorumlu olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava; 09/08/2009 tarihli iş kazası sonucu malül kalan sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirin, geçici iş göremezlik ödemesinin ve tedavi giderinin tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 21. maddesidir.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesine göre, davalıların rücu alacağından sorumluluğu, ancak maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür. Bu maddeye dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, Mahkemece öncelikle iş kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
Bilindiği üzere, işçilerin beden ve ruh sağlığının korunmasında önemli olan yön, iş güvenliği tedbirlerinin alınmasının hakkaniyet ölçüleri içinde işverenlerden istenip istenemeyeceği değil, aklın, ilmin, fen ve tekniğin, tedbirlerin alınmasını gerekli görüp görmediği hususlarıdır. Bu itibarla işverenler, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçilerin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı taktirde gerekmeyeceği gibi düşünceler ile almaktan çekinemeyeceklerdir. Çalışma hayatında süre gelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı da, işverenlerin önlem alma ödevini etkilemez. İşverenler, çalıştırdığı sigortalıların beden ve ruh bütünlüğünü korumak için yararlı her önlemi, amaca uygun biçimde almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlüdürler.
Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi hükmüne göre, kusurun takdiri ve zarar miktarının tayini hususunda hukuk hakimi ceza mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de, ceza mahkemesinde saptanan maddi olgularla bağlı olduğundan, mahkumiyetin kesinleşmesi halinde mahkum olanlara az da olsa bir miktar kusur verilmesi gerekir.
Eldeki davada, bir kusur raporu alınmıştır. Raporda davalı işverenin % 80, diğer sigortalının % 20 oranında kusurlu bulunduğuna dair yapılan tespite istinaden hüküm tesis edilmiştir. Ancak yapılan incelemede ... 6 Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/1868 E. sayılı dosyasından alınan kusur raporunda sanıklar ahmet ..., Müşteki ..., Sanık Orhan aşan, Nebi Yıldız isimli kişilerin olayda tali kusurlu oldukları sanık Göksel Baymas’ın kusurunun bulunmadığının rapor edildiği görülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, ceza davasında tespit edilen kusurun varlığına ilişkin maddi olgu hukuk hakimini bağlayacağından, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile mahkum olanlara da bir miktar kusur verilmesi gerektiği gözetilerek, Mahkemece, ceza davasında mahkum olanlar hakkında verilen kesinleşmiş mahkumiyet kararının gözönünde bulundurulması ve işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınmalı, nevarki işveren ....’nin olaydaki belirlenen %80 kusuru temyiz etmediğinden, davacı kurum lehine kusur miktar yönünden oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek, teselsül talebinin varlığına göre hüküm kurulmalıdır.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 28/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.