3. Hukuk Dairesi 2016/19172 E. , 2018/5517 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı , davalının Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kadrolu avukatı olduğunu, davacı kurum lehine sonuçlanan dava ve icra takiplerinden dolayı karşı taraftan tahsil edilerek emanet hesaplarına yatırılan avukatlık ücretlerinden, davalıya yasaların belirlediği limitlerin üstünde ödeme yapıldığını, bu paranın davalıya yersiz olarak ödendiğini ileri sürerek, fazla ödendiği tespit edilen 18.443,49 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, fazla ödemelerin geri alınması için gerekli dava açma süresinin geçtiğini belirterek zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dolduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.Mahkemece davanın zamanaşımından reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Dairemizin 23.02.2012 tarih ve 2011/22629 E. -2012/4513 K. sayılı ilamı ile ‘’...sebepsiz zenginleşmede zamanaşımı başlangıcının BK. ...66 uyarınca sebepsiz verme ya da sebepsiz zenginleşmeyi ödeme tarihi değil, zarar görenin verdiğini geri almaya hakkı olduğuna ıttıla tarihi olduğu,resmi kuruluşlarda bu zamanaşımı başlangıcının dava açmak üzere emir vermeye yetkili makamın öğrenme tarihi olduğu,davacı kurum açısından ise, yetkili makam dava açmak üzere emir vermek üzere görevlendirilmiş kişinin dava açması için “ olur “ verildiği tarih olup, mahkemece, ödeme tarihinin zamanaşımının başlangıcına esas alınmasının hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ise,davanın kısmen kabulü ile, 15.367,79.TL’ nin temerrüt tarihi olan 05/04/2009 tarihinden itibaren iş bu
miktara değişken oranda yasal faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin davacı kurumca özellikle ödenen verginin, ödenmesinde davalının herhangi bir kusuru bulunmadığı gibi, kurumun haksız olarak ödediğini tespit ettiği vergiyi her zaman ilgili kurumdan iadesini isteyebileceği dikkate alınarak reddine;yargılama devam ederken davalı hak edişlerinden davacı kurum tarafından kesilen ve bilirkişice belirlenen 21.943,79 TL’ nin her yıl için (2010-2011-2012) mahsubun gerçekleştiği tarihler itibariyle alacak miktarı ile sınırlı olarak icra müdürlüğünce infazda dikkate alınarak alacaktan mahsup edilmesine karar verilmiş,hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut olayda;dava konusu edilen alacak yönünden davacının talebinin 15.367,79 TL vekalet ücreti ile vergi dairesine ödenen 3.075,70 TL olmak üzere 18.443,49 TL olduğu,dosya kapsamında yer alan ve bilirkişinin 19.06.2014 tarihli ek raporunda da belirtildiği üzere davalıya ödenmesi gereken vekalet ücretlerinden toplam olarak brüt 21.943,79 TL’nin mahsup edildiği,bu miktarın içerisinde yasal kesinti miktarı ile vergi dairesine ödenen 3.075,70 TL’nin de bulunduğu,bu kapsamda davalıya limit dışı yapılan fazla ödeme ile vergi dairesine yapılan ödeme miktarı karşılaştırıldığında ise davacının davalı taraftan herhangi bir alacağının kalmadığı anlaşılmakla mahkemece davanın konusuz kaldığı gözetilerek konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesis edilmesi gerekirken,yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Kabule göre de,davacının faiz talebi yönünden ise, konusuz kalan alacak kalemine ihtarnamede yer alan 15 günlük mehilin bittiği temerrüt tarihinden mahsup tarihlerine kadar işlemiş yasal faizin, hüküm yerinde açık, anlaşılır ve infaza elverişli şekilde gösterilerek davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm,davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.